Not:
Siz yazıyı okumaya başlamadan bir ayrıntıyı belirtmek istedik. Çünkü bazı yerlerde taşıdığı anlam önemli. Grup* kelimesi bu yazıda enstrüman
çalabilen ve beste yapabilen anlamında kullanılıyor. Hatırlatma olması için kelimeye
* işareti konulmuştur.
*VİDEO için tıklayın.
Şarkı
Listesi:
One
Time
In My Head
-Sohbet-
Hey You
-Ara-
Tattoo
LOVE
Hey You
-Ara-
Tattoo
LOVE
-Bölüm
1-
Sunucu:İlk
konuğumuz grup müziğinin popüler sesini bize kazandıran Kore’nin ünlü grubu*,
CNBLUE.
One
Time,
In My Head
In My Head
Yonghwa:
(sunucuyu taklit ederek) JYH’nin Sketchbook programına hoşgeldiniz. Bugün hava
çok soğuk değil mi? Pardon^^;;
Sunucu
(gelir) : Korenin ünlü idol grubu*, 4 üyeli CNBLUE!
Sunucu
: (seyircilere) Çok kabasınız. Ben geldiğimde sadece gülüyorsunuz ve onlar
çıktığında ne kadar yakışıklı olduklarını söyleyerek deliriyorsunuz. CNBLUE, bu
albüm için olan teaserlarınızı gördüm. Seyircilere aynı tarzda merhaba der
misiniz lütfen? Çünkü gerçekten övgüye değer.
Jonghyun:
Bence geçen sefer zaten yaptık. Bu sefer faklı bir versiyonu olsun.
Jungshin:
O zaman albümümüzün yeni versiyonuyla söyleyelim. Sert erkek,
ben Lee Jungshin
Minhyuk:
Güçlü erkek, ben Kang Minhyuk
Jonghyun:
Vahşi bakışlı, ben Lee Jonghyun
Yonghwa:
Karizma yüklemesi, ben Jung Yonghwa
Sunucu:
Ben duygusal ayartıcı,YHY. Bu tanımlamalar gerçekten…wow. Bunlara kim karar verdi?
Yonghwa:
Kim bilmiyorum, ajans bize bunlarla geldi. Bir anda “karizma yüklemesi” haline
geldim.
Sunucu:
Çok havalı. Ben de senin için öyle düşünüyorum her seferinde. Bize
dinlettiğiniz ilk şarkı CNBLUE’nun öncekilerine göre oldukça farklıydı. Lütfen
onları tanıtır mısınız?
Yonghwa:
İlk söylediğimiz First Step albümündeki “One Time” şarkısı, bizim resmi
adımımız-
Sunucu:
Ne?
Yonghwa:
Yani ilk resmi albümümüz. Sonraki şarkı “In My Head”, Ear Fun albümünün 6.
Şarkısı.
Sunucu:
Eski şarkılarınız da çok güzeldi, ama bu rock değişikliği beni düşündürdü, wow,
bu sadece grupların* sergileyebileceği gerçek müzik .
CNBLUE:
Teşekkürler.
Jungshin:
Aslında, büyük çıkışımızı Japonya’da In My Head ile yaptık. 100.000’den fazla
satılan albümlere verilen “altın sertifika” aldı. Bu sefer Kore’li
hayranlarımızın duymasını gerçekten çok istedik.
Yonghwa:
Gerçekten bunu belirtmek istiyorum: bu şarkı benim kendi bestem.
Sunucu:
Wow! Gerçekten öyleyse, bu muhteşem. Bu arada, bir grup* olarak böyle bir ses
yaratmak kolay değil. Çok çalışmış olmalısınız.
Yonghwa:
Bu tür müzikten hoşlanıyoruz ve çok çabaladık. Biz yeni ve rock-soundundaki
şarkıları gerçekten seviyoruz. Size bu şarkıları çalmayı çok istiyoruz.
Minhyuk:
Ben In My Head’i gerçekten seviyorum. Bu albüme koymayı istemedim, ama bir
sonraki albümümüzde debut için.. , yani
çıkışımız için çok güçlüydü. Bu yüzden başta çelişkilerim vardı, ama görünüşe
göre “Ear Fun” albümünde de iyi görünüyor. Bu sefer onu canlı çalabildiğimiz
için çok mutluyum.
Sunucu:
Japonya’da çok aktifsiniz. Yine de, Kore ve Japonya’daki müzik trendi biraz
faklı. Yonghwa: Hmm.. Kesinlikle bazı farklı yönleri var. Bizim müzik tarzımız
Japonya ve Kore’dekinden biraz farklı.
Sunucu:
CNBLUE’nun müziksel farkı nedir?
Yonghwa:
Kore’de insanlar CNBLUE’yu düşününce , akıllarına “I’m a Loner”, “Love”, veya
“Intuition” geliyor.
Sunucu:
Biraz duygusal şeyler.
Yonghwa:
Birçok insan içinde bunalımlı öğeler olan şarkıları düşünüyor. Japonya'da, bir
süre önce de dinlediğiniz gibi daha sert tarzda şarkılar yapıyoruz.
Sunucu:
Dürüstçe söylemek gerekirse, hangisi size daha çok uyuyor?
Minhyuk:
Bence ister Kore ister Japonya olsun, kendimize ait bir stilimiz var. Kore’de
bu sefer albüm isim şarkımız “Hey You” ve eski şarkılarımıza bakınca daha
ritmik ve dinlemesi kolay. Bu herkesin hoşlanabileceği türde bir müzik, bu
şarkıda iş var.
Sunucu:
Pop özelliği de güçlü.
Minhyuk:
Ve Japonya’da yaptığımız gibi rock soundunda şarkıları da seviyorum. Çünkü bize
sahnede eğlenme fırsatı sağlıyor.
Yonghwa:
Canlı konserlerde çalması çok eğlenceli şarkılar.
Sunucu:
Anlıyorum. Ama aynı zamanda ajansın konumu da önemli. Sizler gençsiniz, bu
yüzden daha güçlü müzikler yapmak istiyorsunuz. Ama aynı zamanda etikette
popüler talep dikkate alınmalı. Karşılıklı olarak görüş ve şartların uyuşması
gerekir.
Yonghwa:
Kesinlikle bizim de şartlarımız var. Biz…hmm…Başta bu albümle birlikte
tarzımızın değişmesini bekliyorduk. Ama önceki tarzımızı koruyacağımızı
söylemiştik, bu yüzden başta biraz panikledim…
Sunucu:
Peki nasıl üstesinden geldin?
Yonghwa:
CEO’muza bozulmuştum.
Sunucu:
CEO’nuza?
Yonghwa:
Evet. Bozuldum ve o da bunu farketti. Chungdam-dong’da özel Kore bifteğiyle tanınmış çok elit bir
restorana götürdü.
Sunucu:
A sınıfı biftek?
Yonghwa:
Evet, A sınıfı.
Minhyuk:
Hepimizi değil, sadece Yonghwa abiyi.
Sunucu:
Sadece Yonghwa’yı mı? Konuyu çözmek için mi?
Jonghyun:
Abim açıkça bozulduğunu göstermişti.
Yonghwa:
Böylece et yiyip bira içerek CEO’muzla ilk defa teke tek bir konuşma yaptım.
Dedi ki, bu seferlik tarzınızı koruyalım-Jonghyun ve Minhyuk’un dizileri var.
Böylece o anda, ilk defa, sadece müzik üstüne çalışmak ve müziğimizin tarzını
değiştirmek için 2-3 aylığına dinlenmeme karar verdik.
Sunucu:
Ne? Diğer üyeler daha büyük şeyler beklemiş olmalı! Yonghwa, onlara şunu
söylemelisin: “Tüm sorumluluğu alıyorum ve CNBLUE tarzıyla geri döneceğim!”
Jonghyun:
Evet, YH evden adımını atar atmaz, hepimizin yüzü çok kararlıydı. Yüzlerimiz
diyordu ki: “Eminim ki bugün başaracağız”. Geri geldiğinde, çok temkinli
görünüyordu ve hemen bir şey söyleyemedi.
Minhyuk:
Aslında, ben…
Yonghwa:
Ayrılırken, üyelere “Beyler, sadece bekleyin. Bunu halledeceğim.” dedim. Kararlıydım.
Bu kararlılık… zayıfladı. Konuşmanın sonunda üyelere toplu mesaj atarak “Şimdilik
sıkı çalışalım. Bize sunulan bu konumda hadi en iyisini yapalım.” yazdım.
Minhyuk:
Aynı anda ben…
Yonghwa:
Tabi bu bizim albüm isim şakımızın iyi olmadığı anlamına gelmiyor! Oops,
pardon, pardon.
Sunucu:
Hadi onu (Minhyuk’u) dinleyelim.
Minhyuk:
Evimizde 4 odamız var. Oturma odasından kapıya kadar uzun bir koridor var.
Yonghwa abiyi oturma odasından kapımın önünde durup “Bu sefer ve diğer tüm
günler için bunu halledeceğim.” derken izlediğimi ve koridor boyunca yürüdüğünü
hatırlıyorum. Çok canlı görünüyordu.
Sunucu:
Yani “Artık daha fazla böyle yaşayamam!” gibi görünüyordu.
Minhyuk:
Sonra kapıyı açtı ve geri geldi…anlaşmadan sonra. Başını eğdi ve “En iyisini
yapalım..” (Ses tonunu taklit ederek.)
Minhyuk:
Giderken ve döndüğündeki halleri arasındaki uçurum komikti.
Jungshin:
Şöyle anlatılabilir, birisinin lavaboya gitmeden önceki ve sonraki halini
düşünün.
Jonghyun:
Her ne kadar ben de hissetsem de, şirketimize bizim söylemek istediklerimizi
dinlemeye istekli oldukları için minnettarım.
Sunucu:
Tam olarak ne demek istiyorsun, JH?
Jonghyun:
Bizimle iletişim kurmaya çalışıyorlar.
Sunucu:
“Lavaboya gitmeden önceki ve sonraki hali” gibi klas bir kelimeyle anlattı.
Jungshin:
Ajansımız…
YH: Biz ajansımızı, başkanımızı
seviyoruz.
JH: Sizi seviyoruz. Ben bir şey
söylemedim.
YH: Bu biraz...(bir şeyler
mırıldandı?)
JS: Lavabo kısmını düzenleyebilir
misiniz lütfen? (çevirmen notu:yayınlarken o kısmın kaldırılmasından
bahsediyor)
Sunucu: Anlıyorum. Tabi ki, biftek
müzikten daha mı iyiydi? (yazıdan anlaşıldığı gibi iğneleyici bir tarzda
söylenmiş bir söz değil, espri yapıyor)
-BÖLÜM 2-
Sunucu: Son zamanlarda Japonya
turunun yanında başka ülkelere de gittiniz. Hangi ülkelerde konser verdiniz?
YH: Evet, birçok ülke var. İlk
olarak, Japonya'da her gün performans sergilediğimiz turlarımız oldu. Bu bir
livehouse turuydu. Sonrasında; Hong Kong, Tayland, Tayvan, Vietnam ve Los
Angeles'a gittik. Çok fazla yere gittik.
Sunucu: Wow...bu önemli bir şey.
Ancak konserlerde müzik çok önemli olsa da izleyenlerle konuşmanız da
gerekir-çünkü oradaki tek sanatçı sizsiniz. Tayland ve Mesela Vietnam'da
hayranlarla nasıl konuştunuz?
YH: Bu işin en zor kısmı.
JH: Uzun bir süre boyunca yanlış bir
düşüncede olduğum bir şey var. Yabancı sanatçılar Kore'ye geldiklerinde, her
şarkıdan sonra "Teşekkürler" diyip devam ediyorlar. Ben bunun çok
havalı göründüğünü ve bu yüzden bunu denememiz gerektiğini düşündüm, ama aldığımız
tepki pek hoş değildi.
YH: Kore'de bir konserimiz vardı. En
beğendiğimiz sanatçıların canlı performanslarını izledikten sonra "demek
ki böyle yapmak güzel görünüyormuş?" diye düşündük, çünkü onların tek
söyledikleri şey "Teşekkürler"di. Korece konuşabiliyor olmamıza
rağmen konser boyunca sadece "Teşekkürler"dedik. Sonuç olarak,
performansın süresi çok kısa oldu.
Sunucu: "Teşekkürler"
demeye devam etseniz bile "Rica ederiz" gibi bir cevap veremezler
heralde.
JH: Mesele şuydu; bu izlediğimiz
sanatçılar kendi ülkelerine döndüklerinde konserlerde ÇOK FAZLA konuşuyorlardı.
Biz burada hata yapmıştık.
YH: Evet. (Soruya geri dönecek
olursak) Yurtdışına gittiğimizde genelde kısa cümleleri ezberleyip onları
söylüyoruz.
Sunucu: Mesela?
YH: Jungshin böyle şeyleri çok söylüyor.
JH: Tayland'da "Bizi özlediniz
mi? Sizi seviyoruz." gibi şeyler söyledik.
YH: Birçok farklı yere gittiğimiz
için artık kafamız karışıyor. Bu yüzden ellerimize yazıyoruz.
Sunucu: Bu Tayland'da söylediğiniz
şey. Peki Tayvan ve Vietnam'da ne diyorsunuz?
JH: Hepsi ellerimizin içinde.
JS: Benim kısa süreli hafıza ile
ilgili sorunum var. Bir şeyler söylememiz gerektiğinde, özellikle her üyenin
ayrı ayrı konuşması gerektiğinde, buraya şu şekilde yazıyorum(eliyle
gösteriyor) Vietnam'da "Anh Yeu Em" (Sizi seviyorum), Tayvan'da da
"Wo Ai Ni".
Sunucu: Peki Amerika'da?
JS ve YH: "Thank you! I love
you! Thank you, man~" (Teşekkür ederiz! Sizi seviyoruz! Teşekkürler
adamım~)
Sunucu: Peki ya beklenmedik bir şey
olursa?
YH: Ne anlamda? Konuşurken mi?
Sunucu: Aniden bir şey geliştiğinde
ve o an konuşmanız gerektiğinde.
YH: Gitar tellerimizin kopması
gibi...
JH: Gülümsüyoruz.
YH: En iyi tepki gülümsemek. Benim
gitar tellerim çok çabuk kopuyor, çünkü çalma şeklimle gitarı çok
aşındırıyorum. Koptuğunda, yakınlarda teknisyen takımımız varsa gitarı onlara
uzatıp şarkı söylemeye devam ediyorum. Bir şeyler söylemem gerekiyorsa da JH o
sırada gitar çalıyor...
Sunucu: Öyleyse bunun da üstesinden
müzikle geliyorsunuz. Bu arada, ne zaman yeni bir albüm çıkarsanız Yonghwa'nın
gösterişli el hareketleri gerçekten...dikkat çekici. Bize geçmişteki
hareketlerinden gösterebilir misin?
YH: İlk olarak "I'm a
Loner"ı çıkardığımız sıralarda, üzerinde çok fazla düşünmeden bunu yapmaya
başladım. Şu şekilde..(hareketi yapıyor)
Sunucu: Peki Intuition'da?
YH: (intuition hareketini yapıyor)
JH: Hepsi birbirine benziyor değil
mi?
YH: Hepsi benziyor. Benim
yapabildiğim bu kadar.
JH: Bir gün, benim bir programım
vardı ve kimseye söylemeden onu evde yalnız bulabilmek için geri dönüm.
Odasından çok yüksek müzik sesi geliyordu, ne yaptığına bakmak için kapıyı açtım. Elinde gitarla, üzerinde
kolsuz bir tişörtle büyük bir aynanın karşısında pratik yapıyordu.
YH: Bu üzerimde büyük baskı
oluşturuyor (el hareketleri yapmak).
Sunucu: Yeni şarkı için var mı peki
?
YH: Yeni şarkı için ne kadar
uğraşırsam uğraşayım yeni hareketler bulamadım. Hep aynı şeyleri yapıyorum.
Sunucu: Aynı şeyler?
YH: Evet.
Sunucu: Bu açık arttırma gibi görünüyor.
300, 400, var mı arttıran? 400. 500?
YH: Henüz tamamlamadım. Bu yüzden
bugün size sormak istedim, sizin bu tür hareketlerde çok iyi olduğunuzu duydum.
Sunucu: Ah! Ellerimi kullanmakta çok
iyiyimdir. Sana bir tane göstermemi ister misin?
YH: Evet lütfen.
Sunucu: Bir şarkıcıdan gördüğüm en
iyi hareket Chang Kiha'nınkiydi. Bir süre önce, "Neorang
Narangeun"(şarkının asıl ismi "Geureotgo geureon
sai")şarkısında, şöyle bir hareket yapıyordu(hareketi gösteriyor).
YH: Ah, klibini görmüştüm. (hareketi
deniyor) Çok zor görünüyor.
Sunucu: Gerçekten çok zor ve çok
güzel~. Bunu eklemenin bi yolu var mı ?
YH: Bu gerçekten zor!
Sunucu: CNBLUE'nun LOVE isimli bir
şarkısı var. Bu hareketi o şarkıda yapmaya ne dersiniz? Şimdi, LOVE'ı
dinliyoruz~
CNB: (deniyorlar, kahkaha atıyorlar)
Bu çok havalı~!!
Sunucu: Hey oradaki, lütfen dikkatli
ol (izleyiciden birini işaret ediyor), elini çok fazla büktün. Bakalım yeni
şarkıyla bu nasıl olacak. Aslında, CNBLUE yeni şarkısını TV'de ilk kez burada
söylüyor.
CNB: Canlı olarak !
Sunucu: Lütfen şarkıyı kendi
düşüncelerinizle tanımlayın.
MH: Tabi ki. Çıkış şarkımız
"Hey You", shuffle/bounce ritminde neşeli bir şarkı. Sözler ise terk
eden bir sevgiliye duyulan özlemi anlatıyor.
Sunucu: "shuffle ritim" ve
"bounce ritim" sözlerini çok sık duyuyoruz, ama anlamını bilmeyenler
olabilir. Bize açıklayabilir misin lütfen?
MH: Bu ritimlerde bateri çalarken
omuzlarım otomatik olarak kalkıyor,sıçrıyor(bounce).
Sunucu: Bunu konuşurken gösterebilir
misin?
YH: Şarkı söylerken, eğer düzenli
ritimse bu şekilde gidiyor (Hey You'dan bir bölüm söylüyor). Shuffle ritimdeyse
şu şekilde gidiyor (Hey You'yu farklı bir şekilde söylüyor).
Sunucu: Yani çeneniz daha fazla
dışarı çıkıyor.
CNB: Haha evet.
Sunucu: Yani bunları bu şekilde
birleştiriyorsunuz. Hahaha. Anlıyorum. Kore'nin en iyi idol grubu* olarak
umarım bize güzel müzikler dinletmeye devam edersiniz. Şimdi sıradaki şarkıyı
dinleyeceğiz. Teşekkürler.
(akort yapıyorlar)
YH: Üzerimde deri pantolon var ve
çok terlemeye başladım. İlk kez giydim ve çok...dar^^ Çizmelerim bile
deri...ayaklarım da terledi. (hazır)
İşte "Hey You". -HeyYou'yu söylüyorlar.
Seyirciler: Bir daha !!!
YH: Bunu beklemiyordum. Sıradaki
şarkı....ne söylesek?
Seyirciler: Tattoo !!!
YH: Tattoo şarkısını biliyor
musunuz?
JS: İkinci albümümüzde Tattoo
isminde bir şarkımız var, ve konserler için daha sert(rock) bir melodiyle onu
yeniden düzenledik.
YH: Bu şarkıyı çok seksi bir şekilde
söyleyeceğim. Evet, Tattoo! Hazır mısınız?
Seyirciler: Evet!
YH: Devam edebilir miyiz (..tekrar
söyleyebilir miyiz) bilmiyorum, elimizden geleni yapacağız. Haydi ! -Tattoo'yusöylüyorlar.
Seyirciler: Bir daha !!!!!!!
YH: Bir şarkı daha söyleyebiliriz!
Şimdi, bu şarkı hepinizin bildiği bir şarkı. Sağ taraf, "Love Love
Love" diyin!.... Sol taraf "Love Love Love" diyin!...... Hep
beraber "Love Love Love" Haydi !
(Love'ı söylerken Yonghwa Sunucunun
öğrettiği hareketi de yaparak söyledi.)
cr. @CNBLUEtheBand
Source: 잠긴 글: [Audio/Trans] 2012.03.27 YHY’s Sketchbook *password: CNBLUE
Çeviri: Henice & c208
0 yorum:
Yorum Gönder