29 Ocak 2010 - ELLE DERGİSİ RÖPORTAJI
(CNBLUE'nun ilk röportajı...)
Doğruyu söylemek gerekirse, “Elle Girl” dergisinin CNBLUE’ya olan ilgisi Jung Yonghwa ile başladı. Hong Kardeşler’in yapımı olan “You’re Beautiful” dizisi IRIS’in reytinglerine çok yaklaşamadı ama birçok yönden bu dizinin kendine has güzel yanları vardı. Bunlardan biri de yeni bir star olan Jung Yonghwa’nın yüzünü ekranlara taşımış olmasıydı.
Dizide Jung Yonghwa, popüler grup A.N.JELL’in gitaristi rolündeydi. Ne zaman kadın başrol karakter Mi Nyu zor bir duruma düşse Yonghwa, tek kelime dahi etmeden oraya gidip onu o kötü durumdan kurtaran kişiydi, ve bu birçok kişinin ilgisini topladı. Sonrasındaysa insanlar Yonghwa’nın, yakında çıkış yapacak grup CNBLUE’nun lideri olduğunu öğreniyordu ve şimdiye kadar iki albüm çıkarmış oldukları ve çok yetenekli oldukları dedikodularını da duyuyordu tabi ki. Bu şekilde grup birçok kişinin ilgisini çekti. “Eğlendirici” idol gruplarının baskın olduğu bir sektörde “grup(*band)” olarak ayakta kalabilecekler miydi? İşte bu nedenlerle, çıkış çalışmalarının yoğunluğuna rağmen bu dört üyeyi konuk ediyoruz.
Jung YongHwa, Lee JongHyun, Kang MinHyuk, Lee JungShin. Sete geldiklerinde havayı değiştiren CNBLUE üyelerinde dikkat çeken ilk şey çok uzun olmaları. Uzun bacak boyu, uzun kollar ve güzel yüzleriyle bir grup(*band)tan çok çiçek erkek grubu gibiler. Hayır, eğer şimdiye kadar tanıştığımız idollerle karşılaştırırsak onların(CNBLUE’nun) görsellikleri daha yüksek bir seviyede. Üyeler bizi gergin ve heyecanlı yüzlerle karşılıyorlar. Bu ruh haline grubun yaşça en büyük üyesi ve lideri Jung Yonghwa öncülük ediyor.
Çekim önce onun tek başına olduğu bölümlerle başladı. Oyunculuk onun kameraya alışmasını sağladığı için rahat bir şekilde poz verdi. Personelle şakalaşıp gülüyor ve devamlı gülümsüyor, çünkü huzursuz atmosferlerden hoşlanmıyor. İnsanları seven ve insanların kötü yanlarını göz ardı edebilen biri gibi görünüyor.
Daha sonra çekim sırası Lee Jonghyun’daydı. O da Yonghwa gibi tipik bir Busan insanı, ve Yonghwa’yı tamamen bir kardeş gibi görüyor. Gülümsediği zaman Matsumoto Jun’a benziyor.
Ancak onun bir erkeksi yanı var ve her soruya açık ve sade bir şekilde cevap veriyor. Bir Japon aktöre benzeyen yüzü ve Kyung SangDo insanının sessizliğiyle Jonghyun, ilginç bir insan. Çekimde birlikte olan 91 doğumlu üyeler Kang Minhyuk ve Lee Jungshin henüz utangaçlar. İlk fotoğraf çekimleri olduğu için çok gerginlerdi, ama fotoğrafçının sözlerine ciddi bir şekilde odaklandılar. Bir bakışta çok kibar kardeşler(dongsaengs*) olduklarını söyleyebilirsiniz, ağabeyleriyle(hyung*) her zaman saygılı bir dille konuşuyorlar. Kang Minhyuk’un şaşırtıcı bir ciddi ve yetişkin yanı var ve ciddi görünen Lee Jungshin ise setteki herkese neşe saçan neşeli, eğlenceli bir kişi oluveriyor.
Ciddi ve samimi modeller sayesinde çekim sorunsuz devam etti ve fotoğrafçı sonunda okey verdi(tamamlandığını onayladı*). Yeni çıkış yapacak yıldızlar için çok sessiz ve ciddi değiller mi? Japonya canlı performanslarındaki o karizmatik insanlar bunlar mı acaba diye bile düşündük. Ancak bu çocuklar, her şeyin idol müziği üzerine kurulu olduğu bir yerde grup(*) müziğinin ne olduğunu insanlara göstermeye çok kararlılar. MiSil’in deyişiyle söyleyecek olursak onlar, “çok zorlu” bir hayali gerçekleştirmek için çalışıyorlar. Her şeyi yetenekleriyle göstermek onların gizli silahı olabilir. Çekimlerden sonra, bütün çığlıkların arasında sessiz bir şekilde yerlerinde bekleyen CNBLUE’yla röportajımız başladı.
<ELLE>: Dördünüzün tanışması ve bir araya gelmesi nasıl oldu?
Yonghwa: Dördümüz de müziği seven ve gruplara ilgisi olan kişilerdik. Kadro yönetmeni tarafından bir seçme sonucunda biz seçildik ve FNC Müzik’e girdik. Ben başlarda bir internet ullzzang’ıydım(*internette yüz güzelliğiyle ün salan kişi)(gülüyor), ve bir ullzzang sitesinde benim fotoğrafımı gördükten sonra kadro yönetmeni Busan’a geldi.
Jonghyun: Kadro yönetmenimiz, Yonghwa hyung ile buluştuktan hemen sonra benimle görüşmeye gelmiş, ben bunu sonradan öğrendim. Küçüklüğümden beri müziği seviyordum ve öğreniyordum, bu şansı elde ettiğim için çok mutlu oldum.
Yonghwa: Jungshin hariç diğer üçümüz ve birçok başka insan seçmelere katıldı. Jonghyun da Busan’lı olduğu için tanışır tanışmaz kaynaştık ve Minhyuk da dikkatimi çekmişti çünkü okul üniformasıyla gelmişti. Bilirsiniz, çoğu insan seçmelere güzel kıyafetlerle gelir.
Minhyuk: O gün ağabeylerim (Yonghwa ve Jonghyun) gerçekten güzel şarkı söylediler. Ben eleneceğimi düşündüm. Biz o gün tanıştık ve hatta sonrasında birbirimizi aradık. Birbirimize “seçildin mi?” diye soruyorduk. Ve ilginçtir ki üçümüz de seçilmiştik.
JungShin: Bir müzik aşığı olan abim sayesinde hep kulağımda mp3 çalarımla gezerdim. Lisede fotoğrafçılığa aşırı bir ilgim vardı, bir fotoğraf çekimi için HongDae dışındayken kadro yönetmeni benimle iletişime geçti. CNBLUE’nun ilk zamanlarında bir üye kişisel nedenlerle gruptan ayrılmıştı ve sonra da gruba ben katılıverdim. Başlangıçta biraz gergindim ama üyeler benimle çok iyi ilgilendiler.
<ELLE>: Diğer grupların aksine siz Japonya’da bir bağımsız grup olarak başladınız…
Yonghwa: Japonya’ya resmi olarak “grup olalım” düşüncesiyle gitmedik, biz oraya çalışmaya, bir şeyler öğrenmeye gittik ve orada grup kurma düşüncesi ön plana çıktı. Bu şirketimizin fikriydi, ama biz de buna ilgiliydik çünkü bu, yeteneklerimizi geliştirmemiz için bir şanstı.
Jonghyun: Yetenek yetenektir, ama çok fazla izledik ve dinledik. Ve başlangıçta hiçbirimiz Japonca konuşamıyorduk. Ancak orada yaşamımızı devam ettirebilmek için Japonca öğrenmemiz gerekiyordu. Son dönemlere doğru basit diyalogları sorunsuz bir şekilde öğrenmiştik.
<ELLE>: Japonya’daki döneminizden unutamadığınız bir şey söylemeniz gerekirse bu ne olur?
Yonghwa: Çok fazla var. Bir keresinde kaldığımız yere hırsız bile girdi, ama hiçbir şey çalmamış, sadece duş almıştı. Zaten alabileceği değerli hiçbir şeyimiz de yoktu.
Minhyuk: Sokak performanslarımız her şeyden daha unutulmaz. Hepinizin bildiği gibi Tokyo’da nakliye ücretleri pahalı. Yazın gitarlarımızı, baterimizi ve ışıklarımızı, hepsini kendimiz taşımak zorunda kalıyorduk.
Jonghyun: Bir keresinde bizi performansımız sırasında alıp polis karakoluna götürmüşlerdi. Yoldayken sanki cumhurbaşkanıymışız gibi tedbirler alınmıştı. Gittiğimiz yer Harajuku’daki en büyük karakoldu ve cafe gibi hoş bir yerdi.
Yonghwa: Ben gayet ciddiydim ama bu çocuklar(diğer üyeler) fotoğraf çekiyorlardı ve polis memurlarıyla şakalaşıyorlardı.
<ELLE>: Hiç “Biz burada Japonya’da ne yapıyoruz böyle?” diye düşündüğünüz oldu mu?
Jonghyun: Asla. Sevdiğimiz şeyi yaptığımız için her zaman keyfini çıkardık.
Yonghwa: Zor olduğunu düşünüyorduk ama hiçbir zaman vazgeçmeyi düşünmedik. Yeteneklerimizi geliştirmek için çaba sarf etmemiz gerekiyordu ve bu yetenekler olmadan fark edilemezdik.
<ELLE>: Yonghwa “You’re Beautiful” dizisiyle ilk aktörlük deneyimini yaşadı…
Yonghwa: Uçakla Kore’ye gelip seçmelere katıldım. Daha önceden hiç oyunculuk deneyimim yoktu, ama bir grupta gerçek bir gitarist olmak bana çok şey kazandırmıştı. Ama yönetmen ya da yazarlar neden beni seçtiklerini hiç söylemediler.
<ELLE>: İlk kez oyunculuk yapmak zor olmalı…
Yonghwa: Jang Geun Suk, Park Shin Hye, Lee Hong Ki, hepsi gençliklerinden beri profesyonelleşmiş insanlar, ve ben de “Sadece çaylak bir amatörüm” diye düşündüm. 1. Bölümden 16. Bölüme kadar hiç dinlenmedim. Uyku saatlerim dışında senaryoyu gittiğim her yere yanımda götürüyordum ve repliklerimi ezberliyordum. Kang Shinwoo rolü zaten hoş bir karakter olduğu için halk beğendi sanırım.
Minhyuk: Gerçek hayatta Yonghwa hyung eğlenceli birisidir, ama onu TV’de oyunculuk yaparken görünce şaşırmıştım. Komik hyung da hoştu tabi ki.
Jungshin: Diziyi izlerken hep onu arardık. “Hyung, keyifle izliyoruz. Ama bizim için bunu görmek biraz utandırıcı.” derdik. (Çevirmen notu: Neden öyle demiş anlayamadım, ilk kez gördükleri için garipsemişler galiba^^)
<ELLE>: Artık eğlence dünyasına girdiğiniz için daha az gergin hissediyor olmalısınız?
Yonghwa: Dizi olsun, diğer programlar olsun, programımla ilgili her zaman gerginlik hissediyorum. Ama CNBLUE üyeleri benimle olduğu sürece, her şey tamam. Solo(tek) aktiviteler yalnızca Jung Yonghwa’yı temsil eden şeyler, ama şimdi, CNBLUE’yu göstermek için sıkı çalışacağım.
Jonghyun: Hyung bize birçok tavsiye veriyor. Mesela dün, bugün neler yapmamız gerektiğiyle ilgili biraz tavsiye verdi.
Yonghwa: Henüz ben de acemiyim, ama ben daha önce başladım. Daha profesyonel olan yanımızı göstermek için onlara, elimizden gelenin en iyisini yapalım dedim. Ben grubun lideriyim ama bana yük olacak hiçbir şey yok. Çünkü hepimiz çok iyi anlaşıyoruz.
<ELLE>: Jonghyun’un da gruba çok uyan bir imajı var…
Jonghyun: Bir gitar delisi olarak mı? Haha. Önceden R&B ve HipHop dinlerdim. Bir gruba girmek beni grup müziğini daha çok araştırmaya yöneltti ve grup müziğine aşık oldum. Japon grubu “Bump of Chicken” ile tanışmayı gerçekten çok istiyorum.
<ELLE>: Yayınlanan teaser’ınızda sert bir imajınız vardı…
Jonghyun: Ben bu tarz konsepti seviyorum. Her gün daha erkeksi davranmaya çalışıyorum. Bu şekilde görünmek istiyorsam erkeksi yönüme daha çok odaklanmam gerekiyor.
Yonghwa: Jonghyun’un çok coşkulu ve heyecanlı bir yapısı yok, çünkü o bir Busan erkeği, ve o çok fazla sinirlenmiyor.
Jonghyun: Diğer üyeler A grubu, ben 0 olan tek kişiyim.(Kan grubu: Kore’de burçlar gibi kişilik özelliklerini etkilediğine inanılır.) Üçü birbirine sinirlendiklerinde onlara gülen ben oluyorum. Özellikle Yonghwa üç kat daha fazla A grubu (yani daha fazla sinirleniyor).
<ELLE>: Minhyuk acemi bir öğrenci gibi görünüyor. Onu bateri çalarken düşünmek zor…
Minhyuk: İnsanlar beni ilk gördüklerinde beceriksiz olduğumu düşünüp sıkılabiliyorlar. Ama küçüklüğümden beri aktif olarak spor yapmayı seviyorum. Futbol, basketbol, beyzbol gibi sporlarda diğer üyelerden daha iyi olduğuma iddiaya girebilirim. Güçlü baterist yanımı gösterebileceğimden de çok eminim.
Yonghwa: Minhyuk’un titiz bir kişiliği var, o yüzden Japonya’da odamızı o temizlerdi. Çevresindekilere karşı çok iyi ve onu ilk tanıdığımdan beri hiç değişmedi.
<ELLE>: Sessiz görünüyor, ama kızlar arasında çok popüler gibi…
Yonghwa: Evet, öyle… Ben çevremdeki kızlara karşı her zaman konuşkanım, ama Minhyuk sessiz kaldığında tüm kızlar “çok şiriiin!” diyorlar. Sadece öylece ona bakmak sizi mutlu mu ediyor? (aman aman herkes sana baksın illa ki :D )
<ELLE>: Jungshin gruptaki en genç, ama aynı zamanda en uzun üye…
Jungshin: Lise birinci sınıftayken çok küçük olduğum için çok fazla strese giriyordum. Ama lisede her yıl 10 cm uzadım ve şimdi 1.87’yi geçtim. Büyüme hormonlarımın hala aktif olduğunu söylüyorlar. Doktor eğer uzamamın durmasını istiyorsam spor yapmayı ve bass gitar çalmayı bırakmamı söyledi.(gülüyor)
<ELLE>: Ayrıca kıyafetler konusunda çok doyumsuz olduğunu duyduk…
Jungshin: Bu ben ve Yonghwa için geçerli. Yurdumuza gidip internetten alışveriş yaparken birbirimize fikir danışıyoruz. “Bu nasıl görünüyor?”gibi. Yatağıma girdiğimde uyumadan önce ertesi gün ne giyeceğimi düşünüyorum.
<ELLE>: İlk başta çok ciddi biri gibi görünüyordun ama konuşmaya başladıktan sonra daha 4-d (canlı, eğlenceli) bir kişiliğin var gibi görünüyor…
Jungshin: Samimi olmadığım kişilerden uzak durmaya eğilimim olduğu için insanlar korkak(çekingen) olduğumu söylerler. Ama aslında birini tanımaya başlayınca gerçekten samimi ve iyi davranırım.
Yonghwa: Jungshin’in dünyası çok farklı. Eğer onunlaysanız, siz de mutlu hissetmeye başlarsınız. Jungshin bize geç katıldı, ama yetenekli bir rapçi ve basçının bize katılmasından dolayı mutluluk duyuyoruz.
<ELLE>: 14 Ocak’ta Bluetory albümünüz yayınlandı. Albümde ne tür şarkılar var ve hangilerini tavsiye edersiniz?
YongHwa: Kore’de grup(*band) dediğinizde akla rock gelir. Biz, ballad, hiphop, ve rap ile birlikte alternatif rock duygusunu vermeye çalışıyoruz. Bu mini albümümüzde 5 şarkı var. Çıkış şarkımız “I’m a Loner”, ayrıca sözlerine benim de katkıda bulunduğum “Y,Why”, ve “Now or Never” gibi Korece’ye çevirdiğimiz şarkılar var. Herkesin sıkıcı duygular olmaksızın eğlenebileceği bir albüm olduğunu düşünüyoruz.
<ELLE>: En çok üzerinde durduğunuz ve yoğunlaştığınız konu performanslar mı?
Yonghwa: Biz gece gündüz çalışıyoruz. Ve hala yeterince şarkımız olmadığını düşünüyorum. Bu bizim ilk performansımız olacağı için biraz gerginiz. Ayrıca Kore’ye ilk geldiğimde orada burada herkese çıkışımızdan bahsetmiştim, bu yüzden biraz endişeliyim. Ama başaracağımızı biliyorum.
<ELLE>: Siz sektördeki yaşıtlarınız gibi dans etmek ve aşırı performanslar(*gösteri anlamında) sergilemek istemiyor musunuz?
Yonghwa: Şarkılarımız kolayca dans edilebilecek şarkılar değil ve daha büyük bir sorun da şu ki dans bizim için fare zehri gibi(gülüyor). Biz enstrümanlarımızla birlikte olduğumuzda ışıldayan bir grup olacağız. Dansçı olmak isteseydik ilk baştan beri bir grup(*band) olmazdık.
<ELLE>: Gözlerinizin önüne devamlı gelen, hayal ettiğiniz an nedir? Şu an en çok istediğiniz şey nedir?
Minhyuk: “İlk adımımızın”(*First Step*) güzel bir adım olmasını diliyorum. Size göre çok basit bir hayal mi? Şu an düşünebildiğim tek şey bu.
Jungshin: Albümümüzün geniş kitleler tarafından bilinip sevilmesi. Hatta daha açgözlü davranıp, bu yılki “yeni çıkış yapan ödülünü” almayı istiyorum.
Jonghyun: CNBLUE’nun sevilmesi muhteşem olur, ama umarım insanlar rock müzikten daha çok zevk almaya başlar. Bizim sayemizde Kore grup(*band) sektörü gelişirse ve sektörde bizim hakkımızda güzel düşüncelere sahip olunursa daha iyi olur. Sahne performansları yapacağız, böylece hep beraber hoplayıp, oynayıp eğlenebiliriz.
Yonghwa: İlk aşamada tüm müzikal yeteneğimizi ve diğer yanlarımızı göstermemiz mümkün olmayacak. Adım adım bunun üzerinde çalışacağız. Bir “dede grubu” olana kadar...
( Çevirmen notu: Ben de bi anneanne fan olacağım o zaman heralde:) ♥ )
Credits: nulsaranghae / DCInside/JYH
Read in Eng. cnbluestorm
Çeviri: Henice - Turkish Boice
0 yorum:
Yorum Gönder