E.G: Bugün saç stilini değiştirdin. Kısa saçla hoş görünüyorsun. Uzun zamandır
uzun saçlıydın; hiç pişmanlık duymuyor musun?
JS: 5-6 yıl önce de
saçlarım kısaydı. “My Daughter SeoYoung”
dizisine başlayana kadar saçlarım çok uzundu. Köprücük kemiğimin altındaydı ve
diziye başladığımda kestim. Kestiğimde hala uzun olmasına rağmen çok pişman
olmuştum.
Aslında “Saçlarını kesmeni istiyorum. Bunaltıcı görünüyorsun.” gibi yorumlar almaya
başlamıştım. Kendi kendime “Tamam yakında keseceğim” diyordum. Sonunda bugün
kesebildim ve mutluyum. Umarım insanlardan “Havalı görünüyorsun, iyi
görünüyorsun” gibi yorumlar duyarım.
E.G: Bu yorumlar ve kötü tepkiler karşısında incinmedin mi?
JS: Kolay kolay
incinip “Ne yapacağım” diye endişelenen biri değilim. İnsanların hakkımda
konuşmasını izlemeyi seviyorum. Tabi ki iyi şeyler de duyabilirim kötü şeyler
de. Bunların hepsi bana olan ilginin göstergesi. Onlar için bir kurban olmak o
kadar da kötü bir şey değil. (Gülüyor)
E.G: Min Hyuk ve Jong Hyun’un dizileri başarıyla biteli uzun
zaman olmadı. Onlardan sonra oyunculuğa başladın, bu konuda baskı altında
hissetmiyor musun?
JS: Baskı hissedenler
başroller, senarist ve personel. Bu benim ilk dizi deneyimim ve “My Daughter
SeoYoung “ için bir zarara yol açmamayı diliyorum. Ayrıca CNBLUE Lee Jung Shin'den farklı olarak
TV'de herhangi bir sahneden tanınmayı umuyorum. Tabi ki oyunculuk
yeteneklerimin gelişmesini de diliyorum.
E.G: Oyunculukta ilk meydan okuman, müzikten farkı ne?
JS: Jong Hyun Hyung
bir röportajında müzik ve oyunculuk aynı, çünkü ikisi de sanat demişti. Ben de
ona ikisi arasındaki benzerliklerin neler olduğunu sormuştum. Ben ikisi arasında herhangi bir benzerlik
göremedim. Müzik enstrümanları
çaldığımda müzik beni ben yapar. Ama oyunculuk kendimden farklı olan bir
karakteri ifade eder.
E.G: Üyeler birbirlerini izliyor gibi görünüyor,
röportajlarda bile.
JS: A Gentleman’s
Dignity’den sonra Jonghyun Hyung birçok röportaj verdi. Bunların hepsini hayran
sitelerinden okudum. “Ben, o ve CNBLUE çok geliştik” diye düşündüm. Aslında ben
ve Jong Hyun Hyung her gün yüz yüze konuşuruz, ama hiç bu kadar utanç verici bir
konuşma yapmamıştık. Ama onu utandırabilecek düşünceleri görebiliyordum. Yine
de zaman zaman “Neden böyle bir şey söyledi” diye düşünsem de, bazı konularda onun gizli
duygularını öğrenebildiğim için mutluydum.
E.G: Yong Hwa’nın Jung Shin’e olan sevgisi tüm hayranlar
tarafından biliniyor. Siz ikiniz sürekli otellerde aynı odayı paylaşıyorsunuz.
JS: Şu an askeri hizmetini yapan kendi abim, Yong Hwa Hyung
ile aynı yaşta, 1989 doğumlu. Belki bu yüzden… Ayrıca Yong Hwa Hyung ve ben
benzer kişiliklere sahibiz, aynı dilden konuşuruz. Kıyafetler ya da kızlar
hakkında konuşurken birbirimizle uyuşuyoruz.
Birbirimizle çok uğraşırız ve ikimiz de çok gürültücüyüz. “Bugünün
hedefi Min Hyuk” sonra Min Hyuk’u rahatsız ederiz, Min Hyuk’da beni ve Yong Hwa
Hyung’u kızdırır. Yong Hwa Hyung, Min Hyuk’tansa benim yanımdayken daha
rahatmış gibi düşünüyorum. Ah bunu söylememeliydim. Haha her neyse birbirimize
çok iyi uyuyoruz.
E.G: Öyleyse onunla (YH) kendi abinle olduğundan daha yakın
değil misin?
JS: Hayır kendi abimle çok yakınız. Bu yüzden üyeler bizi
kıskanır. (Jung Shin ve öz abisini) Öz abisiyle Kakao Talk’tan bu kadar
mesajlaşan birini daha önce hiç görmediklerini söylüyorlar. Sanırım ben
şanslıyım. Aslında birimiz evlenene kadar
birlikte yaşayabileceğimizi düşünüyordum. Ama çıkış yaptığımızdan beri ayrı
yaşamaya başladım. Bu yüzden birbirimizi çok özlüyoruz, birbirimiz hakkında
düşünüyor ve çok endişeleniyoruz.
E.G: Üyelerin senin odanda rahat ettiklerini duydum.
JS: Haha odamda
bir yatağa daha ihtiyacım var. Aktivitelerimden geldiğim bir gün Jong Hyun
Hyung yatağımda yatıyordu, bir başka gün ise Yong Hwa Hyung.
E.G: Odan nasıl bir yer bilmek istiyorum.
JS: Sıradan bir oda.
Elbise askısı, masa, bakım ürünleri, kitaplar, CDler, bilgisayar, yatak,
sehpa vs. Komik olan, üyeler odamın kışın sıcak yazın soğuk olduğunu söylüyor.
Çocukken; pahalı, Japon balığı işlemeli kalın bir battaniyemiz
ve elyaf battaniyelerimiz vardı. O olmadan uyuyamazdım. Üyeler bu battaniyeye
hayran kaldı ve annem Jong Hyun Hyung ve Yong Hwa Hyung’a birer tane bu
bataniyeden aldı. (Gülüyor)
E.G: Bu günlerde gündemde olan konular “90’ların müziği” ve
“Anipang”. İlk soru 90’larda en sevdiğin sanatçı kimdi?
JS: Jo Seong Mo ve Yoo Seung Joon. Ayrıca ben gençken Seo Taeji’ydi. Bu şarkıları
dinlediğimde ilkokul yıllarımda oynadığım bilgisayar oyunlarını hatırlıyorum. Durmadan Bugs Music’den müzik dinleyerek oyun oynardım. Şimdi eğer bu şarkıları tekrar dinlersem, hangi oyunu oynadığımı, ne
düşündüğümü hatırlayabilirim.
E.G: Peki “Anipang”? Dördünüz arasında en iyi oynayan kim?
JS: Dördümüz de oynarken zorlanıyoruz. Birbirimize kalpler
gönderiyoruz. Kişisel puanlarda, Min Hyuk 200.000 puanda ben ve Yong Hwa Hyung
100.000 puandayız ve Jong Hyun Hyung en zavallımız.
Başta insanların nasıl 500.000 puan yaptığını merak ediyordum
ama yaptım. Büyük ekran tablet bilgisayarda Min Hyuk sol ben sağ tarafta
oynadık ve 560.000 puan yaptık. Bir
hafta boyunca bir kahraman gibi hissettik ama çabuk sıkıldık.
E.G: Anlaşılan oyunlar konusunda en iyi olan Min Hyuk.
JS: Bir oyunu ilk kez oynasa bile iyidir. Play Station Futbol
Oyunu el kitabını okudu ve tüm stratejilere hakim oldu. İnsanlar böyle
kitapları zorlukla okur. Sabahın köründe
ne yaptığına bakmak için odasına gittiğimde “Winning 101 Nasıl Oynanır”
çalıştığını gördüm. “İyi olmaktan başka şansı yok” diye düşündüm.
E.G: Diğerlerinden daha iyi yaptığın özel bir şeyler var mı?
JS: Aslında hayır, yok.
İlk anda çok iyi yapabildiğim bir şey yok, ama çalıştıktan sonra
başarabilirim. Ama seçmek zorundaysam insanları eğlendiren, cesaret veren
biriyim. Yakın arkadaşlarım sürekli onlara güven verdiğimi söyler.
E.G: Dizideki
karakterin “Seongjae” aptal olarak tasvir ediliyor, ama moda konusunda hayalleri
var. Bu günlerde geleceğin konusunda endişelendiğin zamanlar oldu mu?
JS: Ortaokuldayken çalışmazdım, oyun oynamayı daha çok
severdim. Annem bana hiç çalış demedi, hep ne yapmak istiyorsan onu yap derdi.
Ailemin eğitim kuralı buydu. Ama liseye başladığımda, bunalıma girdim. Arkadaşlarım
tek tek üniversite sınavlarına hazırlanmaya başlamıştı. Korktum.
O zamanlar fotoğrafçılığa başladım. Dayılarım kamera konusunda
iyilerdi. Ben çocukken arkadaşlarımın sadece babaları tarafından çekilen amatör
fotoğrafları vardı. Ama ben dayılarım tarafından çekilen gerçekten profesyonel
fotoğraflara sahip olabiliyordum.
Lisedeyken DSLR kameralar yeni yeni çıktığında ben bir tane
kullanabiliyordum ve dayımın kameralarıyla fotoğraf bile çekebiliyordum. O
zamanlar fotoğraf çekilmektense, fotoğraf çekmeyi severdim.
Müzik dinlemeyi çok severdim ama hiç eğlence sektörüne
girebileceğimi düşünmemiştim. Bir gün bir yarışmaya girdim ve diğerleri çıkışları
için 6 yıl çalışırken, ben gece yarısı çalışmalarıyla kısa bir sürede çıkış yaptım.
E.G: Ailen sanatçı olmak istediğini duyduğunda nasıl bir
tepki verdi?
JS: Hoşlarına gitti. Eskiden televizyon izlediğimizde annem
sürekli “Heww~~Eğer birisi bize de fırsat tanısa çok güzel olurdu.” diye şakalar
yapardı. Ben, annem için kız çocuk gibi davranan bir oğuldum. Kanepede yan yana
oturur, birçok şey hakkında sohbet ederdik.
E.G: Okulda çok popüler olmalısın, hiç tek taraflı aşkın
oldu mu?
JS: Tabi ki oldu. Ama uzun sürmedi. Çünkü gençtim ve çabuk
aşık olup, çabuk sıkılıyordum. Lise yıllarımda bazı zamanlar bir kız arkadaşım vardı, ama
çıkışımdan sonra bir ilişki için zamanım olmadı. İşimle ilgilenmekten daha çok mutlu
oluyorum ve bunun hakkında düşünmek için çok meşgulüm. Tabi ki gene de hala çıkmak istiyorum.
E.G: Eğer bir ilişkin olsa partnerinden ne beklersin?
JS: Pahalı şeyler
alıp, argo konuşan olgunlaşmamış insanlardan nefret ederim. Umarım sevgilim az
konuşur, böylece onu kendim eğlendirebilirim. Anlattıklarımı dikkatlice dinleyen, kibar,
“olgun bir çocuk” olsa iyi olur. Ben
olgunlaştığımı düşünmüyorum, ama umarım o benden daha olgun olur.
E.G: Son zamanlarda en mutlu olduğun ve en zorlandığın anlar
ne zamandı?
JS: Şimdi Japonya turundayız. Konserden sonra izleyicileri
selamlamak için sahnenin sağ tarafına, sol tarafına, ortasına ve ana sahneye gittiğimizde
çok mutlu oluyorum. İzleyicilerin yürekten gelen alkışlarını duyduğumda mutlu
oluyorum. Ayrıca oyunculuğum övüldüğünde de mutlu oluyorum.
Zorlandığım bir an yok. Her zaman, henüz yeteri kadar iyi
olmadığımı düşünürüm. Biliyorum, daha yeterince iyi değilim, bu yüzden daha
iyi olabilmek için çok çalışıyorum.
E.G: Çıkış yapalı 1000 gün oldu. Programınızdan sonra bir
parti yapmayı düşünüyor musunuz?
JS: Yong Hwa Hyung ve
Jong Hyun Hyung Japonya’da, Osaka’dalar. Ben ve Min Hyuk programımızdan
dolayı kısa süre için geri döndük. Bu günlerde ayrı kalmak zorundayız. Zaten grubumuzun
sohbet odasında (*kakaotalk gibi) çok fazla sohbet ediyoruz. "Bu 1000. günümüz,
Hwating!" gibi öylesine kelimeler söylemedik, yeni saç stilimi çok fazla
önemsemediler. Min Hyuk bana yakıştığını söyledi ve hyunglar “Eh işte” dediler.
Gülüp, onlarla yüksek sesle konuştuktan sonra enerji depoladım. Ve yeni saç
stilimi kutlamak için Elle Girl’le fotoğraf çekimi yapmaktan mutluyum. (Gülüyor)
*Blogdan yazı çıkarmak ve alıntı yapmak yasaktır.