İMZA KAMPANYASI

(Röportaj) Star Column Lee Jonghyun - CNBLUE'nun Ebedi Dostluk Bağı

Röportajın 1. bölümü için tıklayın.
Röportajın 2. bölümü için tıklayın.

CNBLUE üyesi Lee Jong Hyun. Çok konuşmayan batılı görünüşlü bir gitarist. Onun hakkında bildiğimiz bu. Müziğe karşı beslediği aşk ve tutku herkesten daha büyük. CNBLUE üyesi Lee Jong Hyun büyüdü.

Kore’deki çıkışlarından önce, Japonya’da sokak performansları yapmışlardı ve başarılı bir çıkıştan sonra Japonya, Tayvan, Tayland dahil olmak üzere Asya genelinde performans sergilediler. Dahası, Los Angles ve rock müziğin ana vatanı İngiltere’de de performans sergilediler. Daha büyük bir hedefe ulaşmayı planlıyorlar. CNBLUE’nun geleceği hızlı bir şekilde büyüyor. Şimdi, gelecek başarılarını destekleyelim.

Buradan sonra Lee Jong Hyun’un kendi sözleri başlıyor.

“Biz de A Gentleman’s Dignity’deki dört centilmen gibi olmak istiyoruz.”

Dört kişilik bir erkek grubu CNBLUE. Lider ve ana vokalist Jung Yong Hwa, bas gitarist Lee Jung Shin, baterist Kang Min Hyuk ve ben yani gitarist. 2010 yılında ilk çıkışımızı yaptık ve bu bizim beraberliğimizin 3. yılı.

Zaman geçtikçe, üyeler birbirini daha iyi tanımaya başladı ve kardeşler gibi birbirimizi destekliyoruz.




Grubun en meşgul üyeleri, Collin yani ben ve MHGAF dizisinin Segwang'ı yani Min Hyuk’tu. Yong Hwa hyung’a dinlenmesi için zaman verildi. Geçmişte, Yong Hwa hyung’un eve gelmesini bekleyen bizdik; ama şimdi durum tam tersi. Yong Hwa hyung, “Yalnızım..yapayalnız” diye şikayetler ve komik şakalarla karışık mesaj yollayan ve bizim iyi yaptığımızı görüp en çok gururlanan kişi.

Yong Hwa, neşe dolu bir ağabey. Yaptığı iş zor olmasına rağmen, hissettiklerini bize yani küçük kardeşlerine yansıtmaz. Böyle güçlü bir ağabeye sahip olduğum için kendimi güvende hissediyorum.

İnsanların CNBLUE’yu tanımasındaki en büyük rolü tabi ki Yong Hwa hyung oynadı. O, sadece sahnelerde şarkı söyleyerek değil; aynı zamanda dizilerde oynayarak ve eğlence programlarına katılarak CNBLUE’yu tanıttı. Eve geldiğinde hep yorgundu; ama küçük kardeşlerine gülen bir yüzle bakmakta hiç başarısız olmadı. Onun gülümsemesini her gördüğümde üzülüyorum; ama aynı zamanda ona her zaman minnettarım. Ben hislerini saklayan bir kişiliğe sahibim ve bu yüzden duygularımı iyi ifade edemem; ama o her zaman kalbimde. Yong Hwa hyung, teşekkürler.

Jung Shin ve Min Hyuk, benim iki küçük kardeşim de aynı. Sizler benim hazinelerimsiniz ve sahip olduğumuz şey değişemez.

Min Hyuk ve Jung Shin, grubun en küçükleri olduğunuz için bu zor olmalı. Bazen sizin için zor olmalı çünkü büyük kardeşlerin şikayet ettiği zamanlar var; ama siz ikiniz olgunsunuz ve bu yüzden, teşekkürler. Dizi yüzünden zamanımız olmadığından konuşarak daha az vakit geçiriyoruz; özellikle Min Hyuk. Min Hyuk yoğun programıyla bütün vaktini dizi çekimlerine harcıyor.

Ama bu sayede ilişkimiz güçlendi. Sonra bir gün Min Hyuk bana ‘A Gentleman’s Dignity’ dizisindeki dört centilmen gibi olmamızı istediğini söyledi. Öylesine söylüyormuş gibi gelmişti; ama aslında ciddiydi. Ben de aynı şeyi düşünmüştüm ve duygulandım (çevirmen notu: çünkü Min Hyuk da aynı şeyi düşünüyordu).

Sadece ikimiz değil, diğer üyeler de ‘A Gentleman’s Dignity’i izleyince böyle düşündü. “Hadi o dört centilmen gibi yaşayalım” dedik. CNBLUE’dan dördümüz de
birlikte yaşadığımız için böbürlenebileceğimiz, uzun ve yakın ilişkimiz ile tıpkı o dört centilmen gibi harika adamlar olsak, bu harika olur.


Çıkışımızdan önce de beraber yaşıyorduk, özellikle birbirimizden başka yardım isteyeceğimiz kimsenin olmadığı Japonya’da birbirimize derinden bağlandık. Üyelerin dizide Collin kadar iyi olamadığımı görmemesinin sebebi bu. Hafta boyunca dizi çekimleriyle meşgul olduğum için, haftada sadece 2 ya da 3 gün görüşebiliyoruz. Önceden, onları her gün gördüğüm zaman, onların yanımda olmasının önemini gerçekten hissetmiyordum. Bu yüzden, hafta sonları bir araya gelir ve aramızdaki bağı güçlendiririz. Genelde, şakalaşırız ve birbirimizi uzun zamandır görmediğimiz için, aynı odada bulunduğumuz ve beraber çaldığımız için çok memnunum. Göstermesem de kalbimin derinliklerinde “Gerçekten çok mutluyum” diye hissederim.

Min Hyuk’un dizisi ve benim dizim bittikten sonra beraber daha çok vakit geçirmek istedik; ama oyunculuk sırası Jung Shin’e geldi. Çok fazla çalışıyor ve benim gibi çok gergin görünüyor; ama inanıyorum ki gayet iyi başaracak. Lee Jung Shin fighting!


Bu CNBLUE’nun diğer üyeleri için de geçerli. Gelecekte de şimdi olduğu gibi güzel anılarımız olacak ve sadece Kore’de değil, tüm dünyada önde gelen gruplardan biri olacağımız günü iple çekiyoruz.


“Müzik benim damarlarımda dolaşıyor”

Lise yıllarım sırasında sporla ilgimi kestim ve sonra müzik yapmaya başladım. Bir çocuk olarak, düşünmem için çok zamanım vardı. Annem ve babam çalışıyordu, bu yüzden o zamanlar birçok şey düşündüm ve sonra bir plan yaptım.

Hareketlenme o zamandan sonra başladı. Ailemi inandırmak için somut bir plan yaptım. Ailemin eğitim konusuna yaklaşımı “kendi başının çaresine kendin bak”, bu yüzden çok dikkatli olmaydım çünkü yaptığım her şeyden ben sorumlu olacaktım.

Aslında, müzik yapmak istediğimi ilk söylediğimde, ailem bu fikirden hoşlanmadı. Bu yüzden o dönem annem ve babam beni yalnız bıraktı ve bir şarkıcı olmak istiyorsam beklentimin ne olduğunu sordular ve kararımla ilgili plan yapmamı istediler. Kısacası, bu geleceğimin bir özeti gibiydi. Usulca, ailem bana güvenmeye başladı. Ondan sonra, ailemin bana verdiği güven ve inanç uğruna elimden gelenin en iyisini yapmak zorundaydım.
 


Müzik. Diğerlerinden daha geç başladığım için gerçekten çok çalışmam gerekti. Akademideyken elimden gelenin en iyisini yapmaya çalıştım. Hala daha aynı. Eğer biri bana “Bu gerçekten iyi” diye iltifat ederse, sadece kafamı sallarım. “Hala gidecek uzun bir yolum var” böyle düşünürüm.

Oyunculuk yapmaya başladığımda, oyunculuğun dolduramadığı boşluğu hala müziğin doldurduğunu düşünüyordum, bu yüzden müzik ihmal edemeyeceğim bir şey. Oyunculuk başladıktan sonra bitirmem gereken bir şeydi (Ç/N: dizide oynamak gibi, bu belli bir zaman sonra bitecek bir şey); ama müzik benim ömür boyu yoldaşım.

Aklımda “A Gentleman’s Dignity”i çekerken elimden gelenin en iyisini yapmak vardı, bunu yapmak için çok çalıştım ve az uyudum. Doğal olarak, gitar çalma ve şarkı söyleme çalışma zamanımdan da azaltmam gerekti.

Benim için oldukça stresliydi. Bu her zaman yapmak konusunda ısrar ettiğim şeydi; grup üyeleriyle beraber yaptığımız çalışma benim  günlük rutinimdi. Gece 12’ye kadar grup üyeleriyle çalışıyorduk ve ertesi gün sabah erkenden dizi çekimlerim oluyordu. Vücudum biraz yorgundu; ama aklım rahattı ve hala canlıymış gibi görünüyordu. Bir sonraki gün için enerji kazanırken, müzik benim arkamdaki itici gücümdü.

Gerçekten hep müzik yapmak gerektiğini düşünüyordum. Günde 4-5 saat çalışmak zorunda olduğum için, aklım müziğe odaklanmıştı, bu yüzden gelecekte de bunu yapmaya devam edeceğim.

Müziğe olan arzum Japonya’da yaptığımız sokak performanslarındaki tutku sayesinde derinleşti.

Japonya’daki sokak performanslarımız, çıkışımızdan önce sahip olduğumuz hayallerimizi gerçekleştirmek için bizi zorladı. Bedensel ve zihinsel olarak çok yoğunduk; ama “hayalimiz” için elimizden geleni yaptık. O günler, müzik tutkumuz olmasaydı, aramızda böyle mükemmel bir arkadaşlık olmazdı.

Ben gitar çalıyordum ve Yong Hwa hyung vokal olduğu için sadece nakarat kısımlarını arkadan söylüyordum. Ama birden bire Yong Hwa hyung’un yerine ana vokalist olmak zorunda kaldım. Hyung dizi çekimleri için Kore’ye geri çağırıldı. Beni, Min Hyuk’u ve Jung Shin’i yalnız bıraktı. Üçümüz bütün Japonya programını planlamak ve her şeye devam etmek zorunda kaldık. Görev kesinlikle çok daha uzundu (Ç/N: Artık ana vokal olarak şarkı da söylemek zorunda olduğu için) ve ilk defa bu kadar kafam karışmıştı ve hatta korkmuştum. Üyeler ve ben her şeyin üstesinden gelebildiğimize inanamadık.



O fırsat sayesinde, müzik konusunda daha iyi olabildim. Özellikle sesim için, ve daha tutkulu bakmamı sağlayan kendi şarkılarımı yaptım. İyi bir şarkıyla birşeyler anlatabilmek gerçekten çok değerli. Birisi benim şarkım sayesinde rahatladığında, ben duygulanıyorum. Bu beni gerçekten mutlu eden şeydi ve bu duygunun yerini doldurmak imkansız.

Sokak performansımıza ilk başladığımızda kimse performansımızı dört gözle beklemiyordu. Boş bir sokak. Ama biz yavaş yavaş hayran kazanmaya çalıştık; ta ki büyük bir konser alanında birkaç bin koltuk dolana kadar. Onlar olmasa CNBLUE olmazdı ve ben de burada Lee Jong Hyun olarak olmazdım.
CNBLUE'nun bugüne kadar hala burada olması bence müziğimizi seven hayranlar sayesinde. Asya Turundan başlayarak, Amerika’ya Los Angles’a gittik ve şimdi İngiltere’de konser verdik. Her zaman rock’ın evinde (*İngiltere) sesimizi duyurma ve enstrümanlarımızı çalma hayalimiz vardı ve o gün nihayet geldi. En başından beri, her zaman minnettar olduk ve ben birçok insanın sevdiği bir grup olabilmek için elimden gelenin en iyisini yapacağım.

CNBLUE üyesi Lee Jong Hyun her zaman elinden gelenin en iyisini yapacak. Fighting!! 

İmzasında yazanlar: CN Jonghyun - Tüm bu süre içinde okuduğunuz için teşekkürler! ♥

*Blogdan yazı çıkarmak ve alıntı yapmak yasaktır.

Orjinal makale/Original article: Naver
Kaynak/Source: @MYCNBLUE 
Çeviri: CNBuSrang @TurkishBoice
Düzenleme: cage208 @TurkishBoice 

1 yorum:

Rahat bir zamanda uzun uzun okurum diye saklıyordum bu yazıydı..Soru sorulmadan sadece içindekileri anlattığı için gerçekten çok özel bir röportaj/yazı olmuş..
"CNBLUE'i neden seviyorum" sorusuna yeniden yanıt buldum...Lidere yeniden hayran oldum...
Son olarak çeviri için çok teşekkür ediyorum.Umarım bir gün amacımıza ulaşırız <B

Yorum Gönder