İMZA KAMPANYASI

Korean TV Drama Dergisi Lee Jong Hyun Röportajı

-Seçmelere 7 kere mi katıldın?

JH: Seçmeler sonsuza kadar devam edecekmiş gibi hissettim. Yönetmenlerden ve senaristlerden biri benden memnundu, yani yapmam gereken tek şey kamera testini geçmekti. Bana "Collin gibi gözüküyorsun, oyunculuğunu görmek için sabırsızlanıyorum." dediler. Fakat ilk başta iyi oynayamadım. Bu yüzden 2 ay denemeye devam ettim.

-O zaman , git gide vazgeçmeye mi başladın?

JH: Evet. Önceleri oynamaktan korkuyordum. Seçmelerde birçok kez başarısız olduğum için mücadele bile etmedim. Vazgeçmeye başladım. Seçmeleri geçtiğimi duyunca çok mutlu oldum. 

-Genellikle Busan aksanı ile konuşuyorsun, dizi başlayıncaya kadar aksanından kurtulmayı nasıl başardın?

JH: Kendimi zorlamaya devam edersem, her şeyi yapmak mümkün. Seçmelere  girdiğim zaman hala aksanım vardı. Tabi ki şimdi de var. Ben standart dille (aksansız) konuşuyordum; ama diğer insanlar bunu duyunca onlara aksan gibi geliyordu. Kendimi zorlamaya devam edince, doğal olarak standart bir dil konuşabilmeye başladım. CNBLUE üyeleri, "Busan aksanından kurtulursan, çok daha rahat edersin" dediler.

-Üzerinde baskı hissettiğin için, daha az uyuyup daha çok oyunculuk çalışmaları yapıyor muydun?

JH: Başından sonuna kadar hep gergindim. Çünkü ilk oyunculuk deneyimimde çok ünlü oyuncularla çalışıyordum. Buna inanamıyordum. 14. bölümden sonra oyunculuk benim için daha da ilgi çekici olmaya başladı. Sanki çizgi roman okur gibi, yeni senaryoyu okumak için dört gözle bekliyordum.

-Collin çaresiz bir kaderle doğmuştu, onun duygularını anlayabiliyor muydun?

JH: Küçükken 4 yıl boyunca Japonya’da yaşamıştım. O zamanlar, ben de Collin’in yaşadıklarına benzer durumlar yaşamıştım; bu yüzden onu aşağı yukarı anlayabiliyordum. Onu anlayamadığım zamanlar, kendimi onun yerine koyuyordum. 

-Sana Jang Donggeon'a benzediğin söylendiğinde ne hissettin?

JH: Mutlu oldum. Bu nadir bir şanstı. İlk önce, Collin'in Dojin'in oğlu olduğunu yalnızca ben biliyordum. Bana Jang Donggeon’un oğlu olup olmadığımı sordukları zaman onlara şaka olarak bana dikkatlice bakmalarını söylüyordum. 

-4 ana karakter arasında  hangisinin gerçek baban olmasını isterdin?

JH: Dojin karakterinin babam olmasını isterim, en harika olan oydu. Tabi ki Daesan ve Yoon'u da seviyorum. Collin, Meari’yi karşılıksız seviyordu; bu yüzden Daesan onu babası olmamalıydı. Eğer Jongrook babam olsaydı Bundan kesinlikle hoşlanmazdım hahaha. Aslında Jang Donggun'dan öğrenmek istediğim çok şey var. Onun  diğerlerinden farklı kendine has bir havası var.


-Duyduğuma göre Jang Dong seninle ilgileniyormuş, onunla hala görüşmeye devam ediyor musun?

JH: Tabi ki. Gelecek hafta onunla buluşacağım. O daima beni överdi .‘İyi iş çıkardın’ gibi sözlerle bana enerji verirdi. Beraber 6. bölümü çektiğimizde eğlenmeye başlamıştım.

-CNBLUE dörtlüsü Dojinlere benziyor, diziyi izlediğiniz zaman üyelerle bu konuyla ilgili hiç konuştunuz mu?

JH: "Biz de onlar gibi beraber yaşlanmak istiyoruz." diye konuşmuştuk. Onlar gibi bir arkadaşlığımız var. Yonghwa hyung, Dojin. Ben Taesan; Minhyuk, Yoon ve Jungshin, Jongrook. "Jungshin buna katılıyor mu?" Başka bir seçeneği yok, o maknae (en küçüğümüz) bu yüzden o hyungların (abilerinin) sözünü dinlemek zorunda.

-Evde genellikle nasıl bir erkek çocuksun?

JH: Duygularını göstermeyen biriyim; ama bu günlerde ailemi mümkün oldukça çok aramaya çalışıyorum. Daha önceleri ayda bir-iki defa arardım; ama şimdi haftada bir-iki kez arıyorum. Onlar da bu dizide oyunculuk yapmamdan memnundular. Evlat olmanın sadece para kazınıp onlara vermekle değil onlara hürmet göstermekle olduğunu daha iyi anladım.

-Collin gizli ve önemli bir karakterdi; bu yüzden daha iyi oynaman gerektiğini hissettin mi?

JH: Collin zor bir karakterdi. Ben Collin’i senaristin yazdığından daha kötü bir çocuk gibi gösterdim; bu yüzden bazı insanlar Collin’den nefret etmiş olabilir. Bir senarist bana "Senaryodakinden daha iyi oynadın. Bana inan." dedi bu yüzden gerçekten kötü bir adam gibi oynadım.

-Şarkı söylediğin ve Japonca konuştuğun sahneleri, senarist senin için eklemişti?

JH. Collin, Amerika’da veya Japonya’da yaşamış, şarkı söyleyebilen, gitar çalabilen ve dahası yabancı bir çocuktu. Ben de Japonya’da çalıştım, Japonca konuşabiliyorum, gitar çalabiliyorum ve yabancı gibi görünüyorum; bu yüzden yönetmen ve senarist benim Collin'le benzediğimi düşünüyorlardı. İlk başta Japonca repliğimi duyunca memnun oldum, fakat bu kolay değildi. Oyuncu bir Japon arkadaşımdan Japonca konuşacağım kısmın ses kaydını yapmasını istedim ve onu dinleyerek pratik yaptım. Açıkçası, çok pratik yaptım fakat yine de mükemmel yapamadım. Eğer pratik yapmadan o sahneyi çekseydik, gerçekten ciddi bir sorun olurdu (gülüyor)

-Solo dizi müziğin (My Love) Seul müzik ödüllerinde bir ödül aldı.

JH: Bir taşla iki kuş vurdum (Ç/N: Hem oyunculukla  hem de OST ile kazandığı başarılarından bahsediyor) bu yüzden çok şanslıydım. Dizi televizyonda yayınlanırken etrafımdaki herkes My Love şarkısını telefon zil sesi olarak kullanıyordu. Bir şehirde şarkıyı duymuştum ve açık havada dinleyebilmiştim. Bu çok iyi hissettirmişti.

-Hongdae'de şarkı söylediğin sahneyle ilgili ne düşünüyorsun?

JH: Zordu; ama yorgunluk hissetmedim. Sıcak da hissetmedim. Enerji doluydum. Harika bir işle karşılaşmak, birçok insan tarafından sevilmek, solo şarkı yayınlamak çok nadir olan şeylerdir. Çok şanslıyım ve şu anda bile hala inanamıyorum.

-Bu dizide Meari'yi karşılıksız seviyordun, gerçek hayatta ideal tipin nasıldır?

JH: Zamanla değişiyor. Diziyi çekerken Park Minsook (Jongrook'un eşi) gibi kararlı/azimli kadınlardan hoşlanıyordum. Ama şimdi ideal tipim, bana inanan ve işime karşı anlayış gösterecek, benimle şevkatle ilgilenecek bir kadın.

-Yoon Jinyi (Meari) ve Kim Woobin (Donghyub) seninle aynı jenerasyondan, birbirinizi teşvik ettiniz mi?

JH: Woobin'i haftada bir arıyorum. Zamanı olursa buluşuyoruz. O olmasaydı belki de bu işi bitiremezdim. Bana arkadaşça yaklaşan bir sanbaeydi. Çok gergindim; ama Woobin sayesinde çekim sırasında rahatlıyordum. Oynamaya çıkar gibi, çekim setine çıkıyordum. Woobin 'School 2013'te çok popüler oldu. Onun iyi işler yapacağına emindim. O çok havalı.

-Birçok kişi Collin ve Donghyub'un çok uyumlu bir çift olduğunu söylüyordu.

JH: İki karakter de çok popüler oldu, bir senarist bizim birbirimize aşık olduğumuzu düşündü (gülüyor). Diğer oyuncularla da hala görüşüyorum.

-Sence bir centilmenin haysiyeti nedir? (Dizinin adı A Gentleman's Dignity = Bir Centilmenin Haysiyeti)

JH: Benim amacım, hayat felsefem, havalı bir şekilde yaşlanmak. Demek istediğim yakışıklı genç bir adam olmak ve zeki bir şekilde çalışmak değil. Elinden gelenin en iyisini yapan, zeki, orta yaşlı harika bir adam. Başından sonuna kadar çok çalışmam gerektiğini ve yaşayabiliyorken her gün yaşamam gerektiğini  biliyorum. Bu röportajdan hemen önce kendi bestem olan Blind Love'ı yazdım.

-Son şarkınız Blind Love'ın bahar havası ve sevimli, yumuşak bir melodisi var.

JH: Lütfen Blind Love'ı sevin!! Eskiden beri şarkı besteliyorum. Şimdi yeni şarkılar besteliyorum. Şarkı sözü yazmak benim işim, hobim, özelliğim. Şarkı söylemeyi seviyorum; ama şarkı bestelemek daha güzel. Yonghwa hyung'un şarkı söylemesini görünce böyle hissediyorum. Birçok insan bilmeyebilir; ama sahnede şarkı söylemek kesinlikle çok harika bir şey.

- Müzik senin için nedir?

JH: Müzik beni aydınlatıyor. En havalı olduğum zaman, şarkı söylerken, bestelerken ve gitar çalarken. Bundan sonra böyle yaşamak istiyorum. Ah! Oyunculuk da yapacağım! Oyunculuk yapmaya devam etmek istiyorum, ilgi çekici bir iş keşfettim. (gülüyor) Bir gün, CNBLUE üyeleri bir dizide başrol karakteri oynarsa bu harika olmaz mı? Ben herkes tarafından sevilen bir band rolünde oynamak istiyorum. Bu rolü kesinlikle hakkını vererek oynarım.

-İlk dünya turu Nisan'da başlayacak. Nasıl hissediyorsun?

JH: Ben CNBLUE için müzik yapıyorum. Sadece "Band başarılı olmalı ki ben de başarılı olabileyim" diye düşünüyorum. Dünya Turu da aynı. Tura hazırlanırkenki beklentim, bitirdikten sonra ne kadar geliştiğimizi görebilmek. Her konserden sonra hem müzikle ilgili hem de hayatla ilgili yeni şeyler öğreniyoruz. Bu sebeple, bu sefer de büyük beklenti içindeyiz. Hayranlar, "Konserlerinizi izlemenin en güzel yanı, her geçen gün daha da büyüdüğünüzü (geliştiğinizi) görmek." dediler. İlk defa Dünya Turu yapıyoruz, bu yüzden çok emin değilim. Büyük bir sıçrayış yapmayı umuyoruz, lütfen dört gözle bekleyin.

*Siteden yazı çıkarmak ve alıntı yapmak yasaktır.

Kaynak/Source: cnblueinmyheart.tumblr
Scan Cr: kaanattsu
Çeviri: LJH  Hyanggi &CNBuSrang @TurkishBoice
Düzenleme: CNBuSrang @TurkishBoice

1 yorum:

Oynamak istediği rol ve (her zamanki gibi) ideal tipi değişmiş :))

Yorum Gönder