Jung Yonghwa'yı tipik, yapacakları tahmin edilebilir biri olarak mı düşünüyordunuz?
Kendi erdemli görünümünün altında sert ve benzersiz bir dünya kuran bir adam. Kesinlikle dileklerini ve kural dışı olasılıklarını saklıyor.
Yazar; Kwon Minji, Fotoğrafçı: Choi Young Bin
Bu yılın başlarında 'Radio Star' isimli TV programında Jung Yonghwa 'Kaybedecek daha fazla şeyim yok' deyip duruyordu. 'The Three Musketeers' isimli dizinin ardından solo albümü 'One Fine Day' ile Kore ve Çin'de 'liste başı' şarkıcı olarak isim yaptı. Yoon Jongshin ve Kim Gura albümün başarısını göz ardı edip 'TTM'nin reytinglerinin düşüklüğünü sertçe eleştirmelerine rağmen Jung Yonghwa biraz kendisiyle dalga geçerek sakin bir şekilde onları cevapladı. Kendini 'Ben Jung Yonghwa, eğlence dünyasındaki oyunculuk yapabilen, şarkı söyleyebilen, eğlendirebilen, beste yapıp şarkı yazabilen en iyi solo şarkıcı' olarak tanımlayacaktı ve böbürlenerek 'Gerçekten Çin'de çok ünlüyüm' diyecekti kimse bunu sormamışken. Herkes, 'Yonghwa, bunu nasıl yaptın? diye saygı gösterdi. Diğer yandan, tek kişilik TV programı 'Jung Yonghwa'nın Hologramı'nda tüm zamanını tembelce yalnız başına, çekim ekibini şaşkına çevirerek geçirdi; programın teması onun yalnız olması ile sona erdi.
Ayrıca, Jung Yonghwa çok da uzun olmayan bir süredir 'You're Beautiful'daki dürüst ve yapacakları tahmin edilen çocuk olarak hafızalarımızda yer etmişti. CNBLUE'nun 14 Eylül'de yayınlanan 2. full albümü 2gether da bir sürprizdi. CNBLUE'nun tarzında şimdiye kadar baskın olan güçlü band soundunun aksine, albümdeki 11 şarkı da dansedilebilen synth pop şarkısı. Her idolün albümünde mutlaka olması gereken melankolik balad veya sevimli akustik bir şarkı yok. Doğal olarak merak uyandırıyor. Ajansının CEO'su tarafından birisiyle çıkması teşvik edilen bu iyi öğrenciye ne oldu? Seul'de bir otelde gerçekleşen fotoğraf çekiminin ardından Jung Yonghwa yatakta oturarak TV'de olduğundan tamamen farklı bir şekilde Kyungsang-do aksanında konuşmaya başladı."Özel yaşamımda sürekli aksanlı konuşurum. Benim için bu daha rahat."
- İkinci albümünüz 2gether'ın çıkış şarkısı 'Cinderella'nın yayınlanması üzerine hayranların 'DSM (Dark Sexy Metal) tarzda olabileceği üzerinde yorumlar yaptılar. Bu Jung Yonghwa'ya özgü dediler. (gülüyor) Belki de girişte sen CNBLUE'nun benzersiz kimliğini belirginleştirmeye çalışıyoruz dediğin içindir.
Tıpkı fotoğraf çekimleri esnasında farklı kıyafetleri giymek gibi, CNBLUE'ya uyacak kıyafetler bulmaya çalıştım. Dürüst olmak gerekirse, uzun zamandır bir yük gibi bir şeydi bu. "CNBLUE bir idol band, ne biliyorlar?" düşüncesinin bilincindeydim ve güçlü bir müzik için direnerek kendimle yüzleştim. Artık çok umursamıyorum. Tanınmak arzusunu bir kenara bırakıp disko ve synth pop tarzı bir daha rahat bir müzikle geldim. Albüme akustik bir şarkı koymamamın nedeni buydu. Öncesinde insanlar sevdiği için 'Love Light' gibi bir şarkıyı daima koyardık. Ama özellikle konserlerde onları çok fazla söyleme eğiliminde değilim. Sadece albümü konserlerde çalmaktan hoşlandığımız şarkılarla doldurmak istedim.
-Kendi sözlerini kendileri yazmayan rapçiler gibi sunucu olarak, kendi şarkılarını yapmayan bandlerin 'sahte' bandler olarak nitelendirilmesi gibi. Ama aslında sen orta okuldan beri şarkı yazıyorsun ve şu anda da şarkıları çok iyi aranje ediyorsun. Fakat sizler bir idol olarak etiketlendiğiniz için önemsenmiyor gibisiniz.
Artık bunu aştık ama çoğu hala kendi enstrümanlarımızı iyi çalamadığımızı düşünüyor. Bu gibi şeylerin bilincinde olarak, bu şarkıları ben yazmış olsam da, benim şarkılarım olarak görülmüyor. Başkalarına göstermek için bir Jung Yonghwa yaratmışçasına, gerçek Yonghwa olarak değil. Ama ben bir idol olmaktan uzaklaşmaya çalışan bir tipte değilim. Bence bunu bile bile uzaklaştırmak hoş değil. Herkesin gözünde bir çocukken bir yetişkin gibi davranmak çok ucuz görünüyor.
-CNBLUE'nun albümleri daha süslü iken Jung Yonghwa'nın solo albümü akustik hislere yakın. "2gether" iki rengin arasında orta bir yer bulmaya çalışıyormuş gibi gözüküyor.
Bu kendiliğinden oldu. İnsanların istediği şeye yöneldiğimiz doğru. Ama zamanımız olduğu için orta bir yer bulabilirdik. Eğer sadece bir yolda ısrar etseydim ve 'ya bu olur ya da ben yokum' deseydim, çoğu insanın benim müziğimi dinliyor olacağını sanmıyorum. Popüler bir müzisyen olduğum için sadece kendi hoşuma giden bir albüm yayınlamak istemedim. Bir gün aşırı derecede deneysel bir şey hoş olurdu ama henüz değil. Ağırdan almak ve ileriye bakmak istiyorum.
-'Sadece benim dünyam'ın melodisine alışık olduğunu ama şimdi sözlerin kalbinin bir parçası olduğunu söyledin. O zaman kendi rengini tanımlama sürecinde olduğun kulağa inandırıcı geliyor.
En başından beri can alıcı söz şu: "Dünyayı hiç de bilmiyorsun, diyebilirdin bana". Aslında inzivaya çekilip yaşadığım bir günü hayal ettim. Albümler yapardım, etrafta dolaşırdım ve kendi dünyama geri dönerdim. Bir gün bunu yapmak istediğim için şimdiden temeller atıyorum.
-Eğer bu senin son hayalin olsaydı, orta okul 3. sınıfta yazdığın 'Easy Love' ilk adımın olurdu. Ne hakkında olduğunu merak ediyorum.
Söylenecek çok bir şey yok. Ne onu neden yazdığımı biliyorum ne de neden 'Easy Love' olduğunu. O zamanlar artık kimsenin yazdığı şarkıyı söylemek istemiyorum hırsıyla onu yazmıştım. Ama orta okul öğrencisine uygun olmayan bir hava içeriyordu. 'Easy Love, sing a song with me' gibi. (gülüyor) Bu cümle bana bile bir anlam ifade etmiyor.
-'Cinderella'dan 'Hide and Seek'e, 'Roller Coaster'a ve 'Catch me'ye. Sadece şarkıların isimlerine bakarak sataşan seksi bir kadını görebiliyorum. Çizdiğin 'Cinderella' nasıl bir kadın?
Stüdyomda otururken 'Cinderella' kelimesi birden bire kafamda canlandı. Başta sadece ilginç bir anahtar kelimeydi. Ama sonra kadınların bir 'Cinderella' olma hayalleri hakkında bir makale okudum. O zaman 'Oh bu demek oluyor ki bunun hakkında bir şarkı yazmalıyım' hissi geldi. (gülüyor) Eğer sözlere bakarsanız, ertesi gün işe gitmesi gerektiği veya sokağa çıkmaması gerektiği için eve gitmek zorunda kalan bir kadını anlatıyor. Kendimi bir veya iki kere tuttum ama daha fazla değil. Bizler yetişkiniz bu gece birlikte kalalım. Ama asıl söylemek istediğim şey bu sınırlardan kurtulmaktı. Bugünlerde herkes çok yoğun bir hayat yaşıyor. Sınırlarının dışına bir adım atmanın hayal olduğu yoğun bir program. Umarım 'Cinderella'yı dinleyenler temsili bir tatmin duygusu yaşayabilir.
-Sadece dinleyenler için değil kendin için de bunu umut ediyormuşsun gibi gözüküyor.
Öyle mi? Tabii ki ben de her gün kaçmak istiyorum! Ama kişiliğim buna izin vermez. Bu diğerlerinin gözünde iyi gözükmez ama beni rahatsız eder. Her şeyi bir kenara bırakıp bir aylık bir yolculuğa gitmek istiyorum ama bıraksam bile iş hakkında düşünüp dururum. Aslında kendi kendime gerçekten hiç seyahate çıkmadım.
-Homer Simpson'ı çok sevdiğini duydum. O adeta yarın yokmuşçasına yaşamanın bir sembolüdür. 3 çocuğun babası olması rağmen onun hayali bir bowling salonunda part-time çalışmak. Sen de onunla temsili bir tatmin yaşıyor musun?
-Gerçekten yaşıyorum. Homer Simpson gerçek bir rock yıldızı. 'The Simpsons' sadece bir çizgi film değil. 'Bunlarla nasıl başa çıkıyorlar?' diye beni düşündüren çok fazla kısmı var, bu yüzden onu izlemek içsel düzenimin dışına çıkıyormuşum gibi hissettiriyor. Örneğin, 6. sezonun 13. bölümü! Sonunda Homer istifa mektubunu veriyor ve bir bowling salonunda part time çalışan olma hayalini gerçekleştiriyor. Ama onun küçük kızı Maggie'nin doğumu yüzünden nükleer tesisteki işine geri dönmek zorunda kalıyor. Patronu Homer'ın duvarlarına 'Unutma, sonsuza kadar buradasın!" diyen bir kağıdı yapıştırdığında, Homer bu kağıdı kızının fotoğraflarıyla değiştirip 'Kızın için yap!" cümlesini yazıyor. Bu bölümü izlediğimde çok etkilenmiştim.
-Muhtemelen Springfield' sakinleri kadar değil ama sen de kesinlikle öncesiyle karşılaştırıldığında yıpranmaya başlayanlar arasındasın. 'Radio Star'da 'kaybedecek daha fazla şeyim yok' deyip durdun.
Başlangıçta yapmak istemediğim şeyleri yapmak zorunda olduğum anlar çok sıktı. Müzik yapmak için yeterince zamanım kalmadığında memnun olmadığım şeyi yayınlamak zorunda kaldım. Şimdi ihtiyacım olan şeylere odaklanabiliyorum. Kişisel tatmin seviyemi yükselttim. Ayrıca Amerikan dizisi 'Entourge'dan da çok etkilenmiştim. Hollywood oyuncusu Vince Chase ve arkadaşları hakkında tamamen insanın aklından başından alan bir dizi. Filmin tamamen çırpınıyor olmasına rağmen Vince 'Bir sonrakine daha iyi olacak, ben neyse ki kenar mahalledenim, burada çırpınmak öncekinden iyi" diyerek bunun geçeceğini umuyor. Her konuda çok rahat olmasına rağmen oyunculuk yaparken öylesine profesyonel ki. Öyle hissetmediği zamanlarda milyon dolarları reddedecek cesarete sahip. Vay be böyle yaşayabilirsin. Bu gerçek bir ganimet. Çok etkilenmiştim ve 8. sezona kadar iki kere izledim. (gülüyor) Vince Chase'in zihniyeti öylesine güzel bir rol model ki. Öncesinde çoğu şeyden kaçınmaya alışmıştım ama şimdi 'Eğer bunu yaparsam, yaparım. Yapamazsam daha sonra başka bir şey yapmaya çalışabilirim' düşüncesine sahibim.
-The Simpsons ve Entourage ortak şeylere sahip. İkisi de istekleri, çok kişisel etkinlikleri temsil ediyorlar. Hologram'ı izlerken yalnız zaman geçirmekten gerçekten hoşlanıyor gibi görünüyordun.
Çıkış yıllarımın başlarında çok hasta olmuştum ve dinlenmeye zamanım yoktu. Belki de bundan biraz ders aldım, şarkı yazmadığım zamanlarda sadece TV izleyerek ve evde oyun oynayarak bir kaç gün bundan kaytardığım zaman çok mutlu oluyorum. Hiçbir şey yapmak zorunda olmamak özgürlüğün en mükemmel hissi... Aklıma gelmişken GTA (Grand Theft Auto)yı seviyorum. Sanırım kesinlikle gerçekte yapamayacağım şeylere karşı bir arzum var. TV izlerken sadece izliyorum ama GTA oynarken evi bir tiyatroya çeviriyorum. Sesi sonuna kadar patlatıyorum, 'Bu dünyaya geldim, burada Jung Yonghwa yok, ben Michael'ım! gibi. (gülüyor) Tüm istediğim alışverişe gidebilmek, tüm istediğim yatları ve arabaları alıp sürmek. Çok eğlenceli, Üç kere sildim. Onu oynamak beni gerçekten yat almaya yöneltiyor. Çok fazla sözünü etmiş olmalıyım ki abim şimdiden bir yat lisansı aldı. (gülüyor) Sonuçlandırmak istediğim şeyleri yüksek sesle söyleme eğilimindeydim ve hepsi gerçekten birer birer oldular. Bu günlerde daha büyük hedefler hakkında konuşuyorum.
-Ne gibi şeyler gerçekleştirdin?
Bir süre önce annemden şunu duydum; ben küçük bir çocukken 'Büyüyünce Armani takım elbise giyeceğim ve kırmızı spor bir araba süreceğim' demişim. Bir ilkokul çocuğunun Armani'yi nereden bildiği hakkında hiçbir fikrim yok ama gerçekleşti. Büyüleyici ve harika bir şey. Ün kazandıkça, şu an sahip olduğum şeyler bana ödünç olarak verilmiş şeyler. Her zaman bunun hakkında alarm halindeyim. Hayranlarımla iletişim kurarken, bunun bir iş olmasının dışında samimi ve arkadaşça olmaya çalışıyorum. Bu yüzden sosyal medyadaki her şeyi okuyorum ve cevaplıyorum tabii ki Korece ve Weibo'da Çince olanları. Eğer anlayamıyorsam bilgisayar aracılığıyla çeviri kullanıyorum. Ayrıca Çin kültürünü ve popüler ifadeleri onlarla paylaşabilmek için öğrenmek zorunda olduğumdan ders çalışıyorum.
-Bu arada, kızların hayalini kurduğun rollerde oynadın. Ama bir röportajında 'ben dizilerdekinden daha aktifim" dedim. Ciddi miydin? (gülüyor)
Evet. Daha aktifim (gülüyor). Şimdiye dek karşılıksız aşklara sahip rollerde oynadım. Kızlara yaklaşamadılar, tek başlarına acı çekerek duvarın ardından olanları izlediler. Ben hoşlandığı birine gidip dürüstçe söyleyen bir tipim. Ayrıca oynadığım roller pek de hazır cevap roller değillerdi. İstekli bir şekilde bakıp bir kere olsun gülebilirlerdi. Hepsi duyguları hakkında çok katıydı. İdeal erkek iyi bir espri yeteneğine sahip olmalı.
-Son dizin TTM'ın kızlara ulaşamayan öyle karakterlere bir tepki olabileceğini düşündüm. Senin arkadaşlığın ön plana çıkartılmış olduğu ilk tarihi dizindi ama reytingleri çok iyi gitmedi.
'You are Beautiful'dan çıkışımdan sonra çoğu çalışmam düşük reytingliydi. Bir süre, istediğim şeyi yapmaktansa iyi reytingli bir şeyler yapmaya ihtiyacım var diye düşünmüştüm. Oyunculuktan keyif almaya alıştım ama belirli bir noktadan sonra korkutucu oluyor. Ben olumsuz yorumlara kafa yoran biri olmamama rağmen, 'Senin yüzünden oldu! Başarısız olması senin yüzünden!' gibi okuduğum zaman çekindiğimi ve incindiğimi fark ettim. Dizi çekimleri esnasında kesinlikle bir kaç ay boyunca ona yoğunlaşmalısınız bu da demek oluyor ki ilgi çekici projelerde yer almalıyım. Açıkçası 'TTM' çekimleri çok eğlenceliydi ve pek çok şey öğrendim. Ah söylemek istediğim ve hakkında övündüğüm bir şey daha var: şimdi de ata binmekte gerçekten iyiyim. (gülüyor)
-tvN kanalının 'Entourage' in Kore versiyonu çekimleri için HBO ile anlaştığına dair haberler var. Sen de rol alsan harika olurdu.
-Ooo gerçekten mi? Gerçekten bunu yapmak isterim. Ne rolü olursa olsun. (gülüyor)
-Eğer Vince Chase'in rolünü üstlenirsen belki de daha rahat bir yaşamın olurdu?
Ben rahatça yaşamaya başladım. Bunu alenen göstermiyorum ama kendi kendime yavaş yavaş yaşıyorum. (gülüyor)
*Bu yazının tüm hakları turkishboice.com'a aittir. Siteden yazı çıkarmak veya alıntı yapmak kesinlikle yasaktır!*
Kaynak:justjyh
Çeviri: mcnbl
Kaynak:justjyh
Çeviri: mcnbl
0 yorum:
Yorum Gönder