Festival öncesi kapının önünde beklediğimiz andan başlamalıyım sanırım.
İnsanlar giriş öncesi çoktan uzun bir kuyruk oluşturmuştu. Bizler elimizdeki ışıklı çubuklarımızın ışığını kontrol ediyor Cinderella şarkısına eşlik edişimizin provasını yapıyorduk. Hiçbirimiz bugünün geldiğine hala inanamıyorduk. Hayallerimizin gerçek olduğu bir an...CNBLUE...Türkiye'de... Giriş için diğer kapıya yönlendirildik ve malesef itiş kakış bir şekilde ilerledik. İçeriye girdiğimizde kokteyl devam ediyordu. Fakat biz doğruca salona indik. Kendimize uygun bir yer bulup yerleştiğimizde yapmamız gereken şeyler için kolları sıvadık. İki sayfa ekibinin ortak olarak hazırladığı "Out Of Blue We Fell in Love CNBLUE" afişimiz.
Onu havaalanında takipçilerin bizi tanıması için kullandığımız mavi kurdelalarla balkon demirlerine astık. Afişimiz oradaki kameramanın ve protokolde oturanların dikkatini çekmişti ki arkadaşlarımız asmaya devam ederken onların fotoğraflarını çekenler oldu. Ben de fotoğraf makinemle sayfada sizlerle paylaşabileceğimiz güzel karelerimiz olsun diye afişimizi çekmek için birkaç dakikalığına protokol oturma yerine indim.
Daha sonra yeniden yukarı çıktığımda birkaç sıra arkamızda oturan ufak bir kızı gördüm. Elinde CNBLUE yazan mavi ışıklı bir çubuk vardı. Boice ailemizin bu minik ferdinin de fotoğrafını çekmeden edemedim.
Program başladığında kalbimizin gümbürtüsü de artmaya başladı. Az sonra o kocaman sahnede CNBLUE yerini alacak diyordum kendi kendime ve bu düşünce bile ellerimin titremesine yetiyor da artıyordu.
Sunucular "grup" dediği anda bizim bölümden ve diğer kısımlarda oturan Boicelardan çığlıklar yükseldi, fakat anons edilen CNBLUE değil Scandal'dı. Onların hayranı olan kızlar için fotoğraf çekmeye çalıştığımdan performanslarının tadını çıkaramadım ama çok sevimli ve samimiydiler. Yüzlerinden gülümseme bir an eksik olmadı.
Onlar için hazırlanan ekipmanlar hala sahnede olduğu için biz şimdi CNBLUE çıkacak diye birbirimizi dürtmeye ve nefesimizi tutmaya başladık. Fakat sıradaki yine CNBLUE değildi.
Ve o an.... CNBLUE Türkçe olarak anons edildiği o eşsiz an... Salonda yankılanan çığlıklarımız... Bu çığlıklara eşlik eden kalp atışlarımız... Diğer sunucu İngilizce olarak tekrarlarken yine "CNBLUE" denildiği anda bir başka çığlık tufanı koptu. Ve kapılar iki yana açılıp 4 muhteşem adamımız sahneye yavaşça yol aldı. Onlar merdiven inerken ve yerlerini alırken kalbimizdeki sevgiyi titrek ellerimizle salladığımız mavi ışıklı çubuklarımızla, protokolu şaşkınlığa uğratan haykırışlarımızla dile getirmeye çalıştık. Başkalarına göre anlamsız çığlıklardı belki fakat bizim için uzun yıllar sonra hayalimiz gerçekleştiği için anın büyüsünde kaybolan kalbimizin titrek ritimleriydi. Bir sevgi kalpten yola çıkıp dudaklara doğru rotasını izlediği için atıldı o çığlıklar. Müzik başladığında hepimiz ayaklandık, ellerimizdeki mavi çubukları ritme uygun sallarken şarkıya olabildiğince gür bir sesle eşlik ediyorduk. Özellikle Cinderella diye bağırdığımız anlar birçok hayran çekiminde rahatça duyulabiliyordu. 4 dakikaydı ya da belki 5...Bir ömre bedeldi. Öylesine güzel, öylesine eşsiz.
Performans boyunca Yonghwa'nın gülen yüzünü gördük, uçan öpücüklerini aldık. Oh My Turkey dediği anda ağzımız kulaklarımıza vardı. Yonghwa fanservis ile dolu bir performans sundu ve profesyonelliğini ortaya serdi. Çünkü ses sisteminde bir sıkıntı var gibi görünüyordu bir ara büyük ekrana baktığımda kulaklığıyla uğraşırken gördüm onu. Üstesinden iyi geldi, şarkıya kendi yorumunu katmaktan geri kalmadı.
Jonghyun her zamanki Jonghyun'umuzdu. Gitarıyla aşk yaşayan adamımız...Yabancı hayranların konser videolarında izlediğim o gitar çalış, vücudunu sallayıp durması gözlerimin önündeydi. Minhyuk arkada olduğu için ve kamera ona çok fazla odaklanmadığı için onu net göremedim performansta. Shin uzun ve zayıftı sürekli Yonghwa ile göz temasındaydı ki performansı senkronize bir şekilde devam ettirebilsinler. Onun da Yonghwa abisinin profesyonelliğinden destek aldığını düşünüyorum kendimce.
Performans sırasında afişimizin ekranda görünmesi de yine bizleri delicesine sevindiren bir başka durumdu. Performans bittiğinde ve onlar sahneden ayrıldığında yine bizim gür sesimiz salonda yankılandı. Yerimize oturduğumuz an birbirimize boş bakışlar attık. Doyamamıştık onlara, rüzgar gibi gelip geçmişlerdi, kalbimiz hala gümbür gümbür atıyordu ve biz "Sahiden onları burada gördük mü yan?" türünde şaşkınlık dolu bir tepkiyle çevremize bakınıp duruyorduk. Maknae admininiz EunJung biraz duygusal arkadaşlar, hemen gözlerim dolmaya başladı tabi. Undinee admine döndüm "Onlar...Az önce şu sahnedeydiler değil mi?" diye sordum. Çünkü bir rüya görmüş olma ihtimalim vardı. Dünyanın en güzel rüyası diyebileceğim bir rüya. Onun da nutku tutulduğu için bir şey diyemedi. Sonra dolu gözlerimi görüp beni kendisine çekince onun omzunda hıçkırarak ağladım. Yanımızdaki diğer kızlar ve da gözleri dolu bir halde bize bakıyorlardı. Farklı şehirlerde yaşayan farklı insanları tek bir bütün yapan andı o an. Şarkıya eşlik ederken orada olamayan kardeşlerimiz de aklımızdaydı.
Şarkının "Yeşil ışığı yak, yak bebeğim oh oh" kısmında mavi çubuklarımızın ışığını yeşil yaptık. Sonra tekrar maviye çevirdik.
CNBLUE performansı sonrası öyle sersemlemiştik ki Murat Dalkılıç çıkana kadar kendimize gelemedik. Murat Dalkılıç ülkemizin temsilcisi olmanın yanısıra bir çok Boice'un o salonda yer almasına olanak sağlayan kişiydi. Onun kontenjanı ile içeriye giren çok fazla kişi vardı. Onun performansı sırasında da ışıklarımızı Türk bayrağını temsilen kırmızı yaptık ve şarkıya yine ayakta tempo tutarak, alkışlarımızla eşlik ettik.
Programın sonuna geldiğimizde CNBLUE'yu yeniden sahnede görüp göremeyeceğimizi bilmiyorduk fakat neyseki herkesi son selamlama ve fotoğraf çekimi için sahneye aldılar. Onlar çıkmadan önce ben güvenlikle hediyemizi ulaştırabilir mi diye konuşmak için yerimden kalkmıştım. Görevli sormak için içeriye gittiğinde bakışlarımı sahneye çevirdim. Teker teker isimler söyleniyordu. CNBLUE denildiği an yine gür bir çığlık yükseldi salonda. Hep bir ağızdan "CNBLUE! CNBLUE!" diye tezahüratımızı yaptık. Onlara gösterilen ilginin herkes farkındaydı. Kameralar bizim oturduğumuz yeri çekiyorlardı, afişlerimizi kayda alıyorlardı ve o son sahnede Murat Dalkılıç uzun oğlanımız Shin'e dönüp bir şeyler söyledi. Shin'in utangaç bir şekilde gülüşünü gördüm ve yine ağzım kulaklarıma vardı. Orada durdukları süre boyunca her biri hayranları işaret etti, el salladı. Yonghwa'nın bir ara afişimizi işaret ettiğinden eminiz.
Onlar kapı açılıp yeniden o kapıdan geçerek gözden kaybolduğunda kalbime çöreklenen o his, boğazımdaki yumru...Tarifsiz... Bize tweet atma etkinliğinde destek veren, davetiye ayarlamak için çırpınan, her an yanımızda olup büyük destek veren Magazin We Dergisi Reklam Sorumlusu Ahmet Filizoğlu, Ahmet Abimiz kulise temsilci göndermek için de çok çabaladı. O sırada diğer arkadaşlara sesini duyuramadığı için beni yanına almıştı. Yukarıya kadar çıktık fakat oraya hareketlenmiş birkaç kişi daha vardı. Görevli kesinlikle almayacağını yineledi ve adeta bizi kış kışladı. Ona üyelere dokunmayacağımızın, onları rahatsız etmeyeceğimizin sözünü verdik. İstediğimiz yalnızca bir dakikaydı. O bir dakika içinde söylemek istediklerim de tüm Boice ailesini temsilen söylenecek sözlerdi. "Sizleri Türkiye'de yeniden bir konser için görmek istiyoruz. Dikkatli gidin, iyi yolculuklar." Fakat havaalanındaki izdiham sonrası izin vermeleri şaşılacak iş olurdu tabiki.
Hava alanı demişken; o anlar, o görüntüler sevginin ürünü değildi arkadaşlar. İnsan sevdiğine kıyamaz fakat o ortamda CNBLUE üyeleri ezilmekten zor kurtulmuş adeta bir suçlu gibi etrafı sarılarak gitmişti arabaya kadar. Kalabalık yüzünden sürüklenirken "Lütfen onlara zarar vermeyin!" diye bağırışlarıma hiçkimse aldırış etmedi. Öncelik onların güvenliği olmalıydı.
Her neyse bu konu hakkında uzun uzun konuşabilirim fakat artık geçti, yapılacak hiçbir şey yok. Gelecekte böyle kareleri bir daha görmemeyi diliyoruz. Kulise girme olayına dönecek olursak Ahmet Abi bir imkan bulabilmek için herkesle konuştu, her yolu denedi fakat olmadı. Yine de kalbimiz buruk dönmedik çünkü hediyelerimizin onlara ulaşacağının garantisini veren bir arkadaş temsil almıştı paketlerimizi. Nitekim o hediyeler CNBLUE'ya ulaştı. Hem Atatürk Havaalanı'ndan hem Incheon'dan gelen fotoğraflarla o hediyelerin menajer Bruce'un kollarında taşındığını gördük.
O fotoğraflara bakarken gözyaşlarımı tutamadığımı itiraf ediyorum. Ekip olarak birçok ayrıntıyı göz önünde tuttuk, her birimiz çok emek verdik. Birçok kişi tarafından bu emekler çöp kadar değer görmese bile biz vicdanımızı ferah tutacak kadar uğraştık. Ben EunJung admin olarak her iki ekipteki tüm adminlere, üyelere tüm kalbimle teşekkür ediyorum. Başardığımız her şey ortak eserimiz. Bir parça buruk da olsak arkamıza yaslanıp gururla seyredeceğimiz bir tablomuz var. Gelecek günlerde bir konser için bir araya gelebileceğimize dair büyük bir umut yerleşti kalbime ve bu umudun akabinde gelen dileklerim var.
O izdihamı görmek istemiyorum, onların canını yakmayı iş sayan insanların kendisine Boice demesini kesinlikle istemiyorum. Biz az da olsak öz bir aileyiz. Birbirimize sıkıca kenetlenir her şeyin üstesinden geliriz.
EunJung
Son fotoğraf cr. : Magazine WE
0 yorum:
Yorum Gönder