İMZA KAMPANYASI

Jung Joonyoung ve CNBLUE’da Gitar Çalan Şahsın İsviçre Gezisi


Jung Joonyoung ve Lee Jonghyun'un İsviçre Gezisi

<Jung Joonyoung’un blog paylaşımından>

Merhaba, bu defa İsviçre gezisini anlatacağım! 
Çoğu insan güzel bir geziye çıkmak ister, değil mi? CNBLUE’nun gitaristiyle bazı fotoğraflarımı yayınlayacağım. Aslında Finlandiya, Estonya, Almanya, İtalya’ya gitmeyi planlamıştım ama ne zaman plan yapılsa iptal oldu ve biraz konuştuktan sonra bu sefer sonunda İsviçre’ye gitmeye karar verdik.

Hava alanı marketinden bunu aldık. İsviçre gezi kitabı ve kutu ramen.

Yolculuk yaparken pek bir şey bilmediğimden gezi kitabına uyarım, birine kendimiz için otel rezervasyonu da yaptırmıştık. Sadece otelin adını ve adresini biliyorduk. Uçakta hiç fotoğrafımız yok, kitap okumaya fazla kaptırmıştık haha.

Zürih hava alanına iner inmez araba kiralamaya gittim ve CNBLUE’da gitar çalan şahıs aldığımız 3 şişe şarabı kırdı, gezimiz işte böyle başladı. Bunu takiben telefon kartlarından biri çalışmadı, onu lunar yeni yıl için arayan hiç kimseyle görüşemedi. İyi bir tatil geçirebilecek miyiz?
1 saatlik araba yolculuğundan sonra ilk durağımız olan Luzern’e vardık! (Bu alçak herif ehliyetini getirmediği için arabayı benim kullanmam gerekti. Gece körlüğüm var, arabayı sürerken onun korku dolu yüzünü görmek çok zevkliydi) Kalacağımız otele vardık. Saat nerdeyse gece 1’di, etrafta hiç kimse yoktu ve çok sessizdi. Bu Han nehrine benziyor.

Burasının Luzern’deki en iyi otel olduğu söylendi. Önünde gazino olan Otel Grand…bir şey. Bu otel hoşuma gitti çünkü eski günlere ait bir havası var (vintage tarzda). Anlaşılan popüler bir otel.

Bu, gitaristle yatağımız.

Kim olduğunu merak ediyor musunuz? Haha

İsviçre hakkında hala hiçbir fikrimiz olmadığı için otelin önündeki bara gidip birer Amerikan birası sipariş ettik. Etrafta gezinirken hava 10 derece civarındaydı.

Nehrin etrafında yerdeki abur cuburları yiyen bir sürü kuğu var. Sağlıklı yaşayın. Burası Wasserturm önündeki Luzern’in ünlü Capel Köprüsü. Bu bir Capel. Görüldüğü üzere bu anlamlı bir fotoğraf çünkü İsviçre’nin tarihini yansıtıyor. Kesinlikle çok iyi. Bu da gitaristin fotoğrafı.

Hava çoktan karardığı için Capel fotoğrafları çok karanlık çıktı…

Gece havasını soluyarak sakin bir yerde 1 saat gece yürüyüşü yapmak iyi hissettirdi. Arkasından bara dönüp birer içki söyledik ve otele döndük. 

***

Bugün botla Luzern’den Rigi Dağı’na geçeceğiz. Otelde bunu konuştuk. Aynen durum buydu. Gitarist yeni uyandı.

Kahvaltı yaptık ama lezzetli değildi. Somon güzeldi. Nehirdeyken dün köprünün karşısında gördüğümüz yer Luzern İstasyonuymuş. Platform 1’den bota bindik. Bu yüzden gene yürüyüş yaptık ama bu sefer dünkünden farklıydı. (Burası Han Nehri değil, İsviçre!!)

Fotoğraftan anlaşılmıyor ama etrafta çok fazla insan vardı. Nehir kenarında kuğulara kraker atan küçük kızı izledik. Bota binmemiz gerektiği için ayrıldık.

Sonra bu cosplayera rastladık. Niye sokakta böyle geziyor, belki de bir partiye gidiyordur? 

Bot için gittik ama bugün olanlar yüzünden bota binemedik. Navigasyondan baktığımızda Rigi Dağı’nın arabayla 40 dakikalık yol olduğunu gördük.

Geçen sefer gördüğümüz cosplayerın meğer karnaval için öyle giyindiğini farkettik. Neyse ki iyi bir zamanda gelmişiz, etrafta festivale katılan birsürü insanı görebildik. Güzel bir aile Luzern şehri manzarasına karşı bir banka oturmuştu, yanlarındaki küçük tatlı kız Elsa kostümü giyiyordu.

Rigi’ye arabayla giderken biraz kar yağdı. Trenle de oraya gidebileceğimizi söylediler, ama ben arabayı tercih ederim. Rigi yolundaki göl çok güzeldi, biz de dinlenmek için biraz mola verdik.

Vardıktan sonra teleferik için bilet aldık. Bu aşağıdan görüntüsü. Uçağa kıyasla bu teleferik çok ürkütücüydü haha. Ama hala hayattayız.

Zirvede teleferikten inince manzarayı görebildik. Rigi’de ünlü spa merkezleri var ama biz sadece manzara için geldik. Bu manzaraya karşı yemeğimizi yedik. Yukarısı çok soğuktu, kulaklarım acıdı ve etrafta bu kadar çok Koreli olduğunu bilmiyordum haha. Şimdi fotoğraf zamanı, arkasından da bir sonraki güzergahımız olan Grindelwald’a yol alacağız.

***

Rigi’den sonra Grindelwald’a gittik, 10 saat kendimizi tekrar şarj ettikten sonra sabah erkenden bir sonraki güne uyandık. 
Dağdan hoşlanan insanlar için bu dağ çok ünlü, harika ama biz gölü izlemeyi tercih ederiz haha. Teleferikle yukarı çıkmak da ürkütücüydü, bu yüzden biz de pes ettik ve sadece manzaranın tadını çıkardık.

1.Tam beklendiği gibi bira yanında iyi gitti.
2.Manzarayı çayla izlemek de iyiydi.
3.Bu farklı havada sigara içmek.
4.Viski de iyiydi.
5.’Birisi’ noodle yedi^^


Sonra kahvaltı yaptık. Tam düşündüğümüz gibi menü benzerdi, dağ manzarasını izleyerek yedik.^^ Daha önce söylediğim gibi dağa çıkmak yerine gölün etrafını dolaşmayı tercih ettik. Böylece Grindelwald’dan vazgeçtik, arabaya atlayıp Interlaken’a gittik.

Velostation Interlaken West’e varınca istasyonda etrafta gezmek için kullanabileceğimiz kiralık bisikletler olduğunu gördük. Ordaki iyi bir amca bize Thun gölü ve Brienz gölü civarındaki bazı yerlerin rotasını anlattı.

Thun gölüne giderken ilginç bir şeyler gördüm. 
Ne yapıyor olabilirler? Çünkü merak ediyorum..
Zıpla! Hahahaha




Bisikletle dolaşıp Thun Gölü'nü gördükten sonra Brienz Gölü için araba kullanmamız gerekti. Mola verip bir Kore restoranında yemeğimizi yedik. Oraya vardığımızda Brienz Gölü'nün renginin hayal ettiğimden daha da güzel olduğunu düşündüm. Manzaraya bakıyorum.

Jonghyuna in ordan aşağı.


Eski bir kiliseyi geçtik. Arkasından bir fırına girip bir şeyler aldık.

Saat nerdeyse dört olmuştu. Bir kafeye girdik. Bir dahaki sefere kesinlikle bir kızla gelmek istiyorum. TT

Neyse, tekrar kar yağmaya başladı ve bu seferki biraz daha fazlaydı. Bir sonraki güzergahımız Adelboden'a giderken karla karışık yağmur yağmaya başladı. Ne hava ama.

Bir şişe şarap?
Adelboden'de sıcak bir gece.

***

Bir sonraki gün sabah erkenden yaptığımız otel kahvaltısı nefisti nom nom.

Ve dışarıdaki havuza bakın!

Tam bir saat boyunca birbirimizin fotoğraflarını çektik, artık vücudum acıdı haha. Ve kar çiseledi. 

Su aslında düşündüğüm kadar sıcak değildi. Yazın geri gelmeliyim haha. Eğer daha fazla fotoğraf görmek istiyorsanız 'gitarist' kendi instagramına yaklaşık otuz fotoğraf yükledi. Kullanıcı adı cnbluegt.

Şimdi Zürih'e gitme zamanı, Kore'ye geri dönüyoruz. Giderken Ikea'nın yanından geçtik. Ah, niye bu kadar uzun yazıyorum. Blog postu gibi yazabilmek istiyorum haha.

Zürih Ulusal Müzesine gittik. Parasız ve paralı bölümleri vardı. Biz beleşçi olduğumuzdan sadece müzenin ücretsiz kısmını gezdik haha.

Şimdi öğle yemeği vakti...Bu ekmek değil, fondü et, hm hiç fena değil!

Aslında daha fazla fotoğraf çektim ama bazılarını yüklemeyi başaramadım. AAE dosyası ne demek ki?

Bu İsviçre anlatımını çılgın bir hikayeyle bitireceğim. Başımıza gelen şeyse...Nerdeyse dönüş uçağını kaçıracaktık. Polisle bile konuştuk ve baya ter döktük. Bir gün yayında daha fazlasını anlatacağım hehe.

Tekrar görüşürüz İsviçre~
Gracias~

---

Not: Daha fazla fotoğraf ve yüklediği videolar için aşağıdaki blog linklerine tıklayınız.

---


/Güncelleme: Jung Joon Young Nisan 2016 KWAVE dergisi röportajı için TIKLAYINIZ/




*Bu yazının tüm hakları turkishboice.com'a aittir. Siteden yazı çıkarılması veya alıntı yapılması kesinlikle yasaktır!*



Blog: 1  & 2  & 3 &
İng Çeviri: vvvalentsia  & gkboice @ twitter
TR Çeviri: cg208 @TurkishBoice

0 yorum:

Yorum Gönder