-Muhtemelen bir son ve bir başlangıcın sınırındasın.
Doğru. Kısa zaman önce CNBLUE’nun Asya turu bitti ve 6. mini albüm Blueming birkaç gün önce yayınlandı.
-Zamanda geriye gidelim. Büyük bir alanı dolduran seyircinin karşısında olmak nasıl hissettiriyor merak ediyorum.
Bu duruma garanti gözüyle bakmamalı, diye düşünüyorum. Böyle bir ortamda daha ne kadar konser verebilirim bilmiyorum. Sahneye çıkmadan önce her şeyin kusursuz olması için elimden gelenin en iyisini yapıyorum. Açıkçası konser öncesi kişisel disiplin oldukça zor oluyor. Ben de dışarı çıkıp bir şeyler içmek istiyorum. Ama o insanların bir sonraki konsere geleceğinin kesinliği yok. Belki de bu ilk ve son konserleri diye düşününce rahat davranamıyorum.
-Lider olarak tarz tanımın nedir?
Eskiden boğazımı zorlar veya yüksek perdeyi aşmak için kendime yüklenirdim. Hep aynı şarkıları söylesem de vokal gücümü ayarlayabiliyorum. Tabi ki bu kaliteyi çok daha iyi hale getiriyor. Sahnede bir hata yapsam bile gönül rahatlığıyla nasıl çözebileceğimi biliyorum.
-Bu uzun bir turdu, Hong Kong, Bangkok ve Singapur gibi 11 ülkeyi kapsadı. Geride güçlü duygular bırakmış olmalı.
Aktörler nasıl çekimleri bittikten sonra kendini toparlar, turdan sonra ben de hem rahatlamış hem de bomboş hissettim. Özellikle bu sefer böyle hissettirdi. Önceden final partilerine giderdim ama şimdi doğruca otel odama gidiyorum. O boşluk hissini çok hissettiğimde yaptığım şey uzanıp uyumak.
-Peki ya şimdi albüm öncesinde? İnsanlara kendi yaptığın müziği dinlettiğinde kendine güven duymaya mı meyilli oluyorsun?
Tabi ki. Bir şeyin tanıtımını yapıyorsunuz. Eğer emin olmadığın kısımları varsa “Bu en iyisi” ve “iyi” demek arasında büyük fark var.
-Müziğinle ilgili övgü ve eleştiriler içinden sen hangisini dinliyorsun?
Bazı insanlar eleştirilere alışır ama ben öyle değilim. Övgü aldığımda daha da iyisini yapmaya çalışırım. Eğer biri “bu berbat” derse bu beni yıpratır.
-Bu albümle ilgili nasıl övgüler duymak istiyorsun?
“Bunu çok sıkı çalışmayla ortaya koymuşsun”
-Böyle bir albüme nasıl karar verdin?
Özenle yapılan her albüm kesinlikle farklı oluyor. Onu dinlemek size, “wow, çok uğraşmış olmalılar” diye düşündürüyor.
-Mesela?
Coldplay’in son albümü "A Head Full of Dreams." Her şarkıda net izler var.
-Bir müzisyenin bakış açısından bu sadece hayranlık duyulacak bir şey değildir, aynı zamanda teşvik ediyordur.
Yabancı sanatçılar albümlerini yayınlamak için rahatça zaman ayırır,ben de yeterli zamanım olarak çalışabilsem neler ortaya çıkardı, merak ediyorum. Çok güzel bir şeyler yapabilir miydim acaba. Aslında neyin doğru olduğunu bilmiyorum. Bir albümü yayınlamak için yıllarca büyük özenle çalışmak istiyorum, ama günümüzde her şey hızlı değerlerle harcanırken bu mümkün olur mu merak ediyorum.
-Sence kalite her zaman zamanla mı orantılı?
Her zaman değil. Ama boş zamana sahip olmak önemli. Kendimden emin şekilde “Bunu yaparken çok zevk alacağım” veya “Yaptığımın en iyisi olacak” dememin tek yolu sakin bir kafaya sahip olmak.
-Bu albümdeki nasıl bir CNBLUE?
Bazı insanlar hala CNBLUE’nun I’m a Loner günlerinden hoşlanıyor ama bence asıl mesele bugünkü CNBLUE’nun şu an kendi şarkılarını yapıyor olması. Bu albümdeki şarkılar bizi çok yansıtıyor. Eskiden “bir grubun belli bir çizgisi olmalı” diyerek kendimi kısıtlardım. Sadece bizi temsil eden müziği artık yapabiliyoruz. Diyebilirim ki, bu gerçek bir başlangıç.
-“Grup/band” dediğinde kafanda ne beliriyor?
Bilirsiniz, aynı şöyle, “zzzing” yapan bir gitar rifi. Metal, rock…
-Geçen sene solo albümünde YDG, Verbal Jint, Yoon Dohyun ile ortak çalışmalar yaptın ve bu sene Sunwoo JungA ile projen oldu. Bunlar düşünülünce bu değişiklik tesadüfi görünmüyor.
Çeşitli müzisyenlerle çalışırken “Beste yapmanın farklı yolları var” diye farkına vardım. Müzikle ilgili bakış açımı genişletti. Diğer taraftan kıdemlilerim, “Demek ki Yonghwa böyle müzik yapıyor” dedi. Bunu duymak yaptığım şeyin yanlış olmadığını açığa çıkardı. Müzik çok ilginç ve muhteşem. Ortada bir doğru yanıt yok ve yapmak için birçok yol var.
-CNBLUE’nun çıkışından beri 7 yıl geçti. Ne zaman “müziğimiz olgunlaştı” diye hissettin?
Buna tek başına “olgunlaşma” diyebilir miyiz bilmiyorum. Ama Jonghyun ve Jungshin’in kendi besteleri de bu albümde bulunuyor. Kore’de yayınlanan bir albümümüzde Jungshin’in ilk defa bir şarkısı var. Bunun sayesinde albümle ilgili omuzlarımdan yük kalkmış oldu. Bir adım geri atıp bakınca ne kadar mücadele edersem o kadar olumsuzluk olabildiğini fark ettim. Bir şeyler ortaya koyabilmek için her zaman baskı hissettiğimden kendime çok yüklenirdim. Bu albüm için rahat, kaygısız şekilde çalıştım.
-You’re So Fine çok tatlı bir isim. Nasıl yazdın?
Bu kadınların seveceği tarzda bir müzik. Bu amaçla yazıldı haha. Müzik hazır olunca sözleri yazmam gerekti. İnternette bir makale “Bu kadar hoş muydu?” diye bir haber başlığı okudum. Sözler bir anda ondan esinleniverdi ve şarkıya da çok uydu. Kadınların erkek arkadaşlarının kendilerini böyle düşünmesini dileyecekleri bir şarkı.
-Erkeklerin kadınlara söylemesi için de hoş bir şarkı.
Öyle , ama kolay değil. Belki elimde olmadan gururlu davranacağım ama diğer insanların şarkımı zorlanmadan söylemelerinden hoşlanmam hahaha.
-CNBLUE hala bayan hayranlar için olan bir grup mu?
Kesinlikle çok fazla bayan hayranımız var. Ama artık erkek hayranlarımızda da gözle görülür artış var. Bazen sahnede şaşırıyorum. Şarkı söyleyen kalabalıktan gelen sesin içinde kalın, düşük perdeden ses karışımları da duyuyorum (gülüyor). Böyle düşünüyorum. İlk çıkış yaptığımızda ilkokul ve ortaokuldaki çocuklar artık 20’li yaşlarında ve konserlerimize gelmeye başladı. Bazen “Jung Yonghwa sayesinde gitar öğrendim” dediklerini duyuyorum. Kendi kendime düşünüyorum, “Evet, sonunda sizler buradasınız” (gülüyor)
-Lider tipli bir arkadaş olduğunu düşünüyorum. Infinite Challenge – Düğün Şarkıcıları Özel bölümündeki son katılımında üyelere önderlik etmekte çok iyiydin. Ayrıca okul yıllarında Fiziksel Eğitim sorumlusu olduğunu duydum.
Ortaokulda 3 yıl boyunca fiziksel eğitim sorumlusu bendim. Bir sınıf temsilcisinin dışarı çıkıp dans etmesini isteseler hiç duraksamazdım. Lider tipli olduğum için değil, daha çok insanların önünde olmayı sevdiğim için. Eğer bir ejderhanın kuyruğu ve bir yılanın başı arasında seçim yapmam istense ikincisini seçerdim. Belirsiz bir oluşumda olmaktan hoşlanmam.
-Tecrübelerin sayesinde uzmanlaştığın Jung Yonghwa tarzı liderlik nedir?
İnsanlara liderlik etmek için önce güvenlerini kazanmalısın. Bunu yapmak için herkesten fazla bilmelisin. “Beni izle” tarzı bir liderlik yerine mümkün olduğunca çok iltifat etmeye çalışırım. Okulda öğretmenlerin doğru düzgün açıklama yapmadan siz çözümü bulana kadar azarlamasından hoşlanmazdım. Öncesinde bilmemek çok doğal…
-Kime itimat edersin?
Kendime. Bunu öylesine söylemiyorum. Ben bir rol model olmak istiyorum, “Biri gibi olmak istiyorum” tarzında biri değilim. En önemli şeyin önce kendine güvenmek olduğuna inanırım. Ulaşmak istediğim hedeflerimi sesli söyleyip durmamın sebebi bu.
-Bugünlerde en sık ne söylüyorsun?
“Bu sene çok çalışalım”. Geçen yıla kadar daha çok dinlenmek istiyordum ama fikrimi değiştirdim.
-Ne oldu?
Toyluk dönemim bile değildi, ama bir süre öz eleştiride kendime çok serttim. Küçük şeylere takılıp büyük mesele haline getirerek derin endişe duyuyordum. Büyükler, “Bu herkese olur, sen,n yaşındayken ben de öyleydim” diyordu. Ama böyle teselli edilmek o zamanlar hoşuma gitmiyordu. “Eğlence isteğimi ve istediğimi yapma duygularımı bastırdım ve bu noktaya kadar ulaştım. Ne biliyorsun ki?” Böyle asi düşüncelerim vardı.
-Nasıl aştın?
28’e basınca yeni yılla birlikte hepsi ortadan kayboldu. Onun yerine artık şöyle düşünüyordum, “Akranlarıma göre çok fazla çalışıyorum, arkadaşlarım da benimle gurur duyuyor. Kendimi niye hafife alıyorum? Gayet iyi gidiyorum” Busan’da hayalim Seul’de bir üniversiteye girmekti. İnsanın başına ne geleceğini asla bilemezsiniz, buralara kadar sadece bir elemeyle geldim. Bence gerektiğinde endişe duymak ama fırsat bulunca eğlenmek zihni rahatlatıyor.
-Bana göre Seul’e ilk geldiğin zamandaki haline dönmüşsün. Gözü kara bir csaretle “Kaybedecek ne var ki?” diyordun.
Hahaha. Ne olursa olsun başarılı olacağım inanışım var. Eğitim zamanımda işler yolunda gitmese de onlar düşünmese de ben başarılı olacağımı hissederdim. Azarlandığımda bile kendi kendime “Benden vazgeçmek istiyorsan durma. Ama şansını kenara fırlatıyor olacaksın” derdim. Çıkış yapmaya uğraşan bir öğrenciysen bu tarz düşünmek zordur. Eğer şimdi karşımda böyle bir çocuk olsa ona “Neye dayanarak?” diye sorardım.
-Jung Yonghwa’nın eksik noktası ne?
Hiçbir şey.
-Nasıl biri olmak istersin?
Her şeyde iyi olan biri.
-Peki ya oyunculukla ilgili tutkun? Yakında başlayacak Çin filmi Cook Up a Storm senin için bir diğer sınav ve fırsat olacak.
Oyunculuğa olan tutumum müzikten tamamen farklı. Bu benim ilk filmim ve bir şefi oynayacağım. Hedefim o rol gibi görülmek, “bu şarkıcı Jung Yonghwa” denmemesi. Şarkıcıların ve aktörlerin kendi bölgeleri var. İkisini de iyi yapmak çok zor. Böyle düşünüyorum. Ben CNBLUE yerine ilk çıkışımı You’re Beautiful ile yaptım. Dizinin büyük başarı kazanması aynı etkinin müzik aktivitelerinde de olacağını düşündürüyor. Ama öyle değil. Diğer taraftan eğer birinin şarkıcı olarak imajı çok ön plandaysa bu oyunculuğuna engel oluyor. Bu sanatçı imajı oyunculuk yaparken de bir sanatçı olarak görülmeli. Beklentilerin üstüne çıkmak için daha da iyi oynamam gerekiyor. Bu dengeyi yakalamak çok zor. Tekrar denemek zorundayım.
-Sonrasında ne olacağını tahmin et.
Önce albüm çıkacak, bir film çekeceğim ve yılın kalanının ikinci yarısında çok başarılı olma planı var. Bu pozitif dalga bir sonraki yılın başında vizyona girecek film için uğur ve başarı getirecek. Hahaha. Eğer öyle olmasa bile eminim bir şeyler öğrenmiş olacağım.
-Biraz ileriyi düşünelim. Düğününde gelinin için hangi şarkıyı söylemek isterdin?
Şarkı söyleyeceğimi sanmıyorum. Duyduğuma göre bazı şefler evde yemek yapmazmış. Ben karaokede bile şarkı söylemem.
*Bu yazının tüm hakları turkishboice.com'a aittir. Siteden yazı çıkarmak veya alıntı yapmak kesinlikle yasaktır!
İng çeviri: heich_ @ justjyh
Scan: idea @ justjyh
TR çeviri: cg208 @TurkishBoice
0 yorum:
Yorum Gönder