The Package, Jung Yonghwa
Dünyada gidecek birden fazla yol olmasına rağmen bir yönde ne olursa olsun ilerlemeye devam eden biri takdire şayandır. Jung Yonghwa, işte böyle sabrederek buraya kadar geldi. Dağların uzak olduğu ve kalpler okyanuslar gibi derinleştiği bir yerde Yonghwa'nın şimdiye dek aldığı yola bir baktık..
S: Vietnam'a geldiğinde en çok neyi sevdin?
YH: Kimse söylemese de Halong Bay'in niçin bir tatil yeri olduğunu anladım. Burada tamamen işinizi unutuyorsunuz. Konserler sırasında otel odasında ayrılmayan biri şarkılar yazarak çalışmaya devam edebilir ama burada aynı şeyleri hissetmiyorum, sanki offline moddayım, kendimi uçak moduna almış gibiyim.
S: Haklısın. Gemiye binip denize açıldığımızda fotoğraf çekimi bittikten sonra için rahat bir şekilde rahatça dinlenebilirsin. Bu özgürlük Yonghwa için bir lüks mü?
YH: 1-2 yıl öncesine kadar hiç tatilsiz yaşıyordum. Uzun zamandır böyle bir zaman geçirmemiştim, doğru. Benim için bir lükstü. Diğerleri tatil yaparken benim daha çok çalışmam gerekir diye düşünüyordum. Ama 20'lerin sonuna gelince düşüncelerim değişti. Şimdi hayatımda olabildiğimce özgür olmak istiyorum.
S: Seninle en son bir sene önce dizin "The Package" için Fransa'ya gitmeden önce buluşmuştuk.
YH: O zamana göre şimdi daha rahat hissediyorum. O zamanlar işim ve kişisel mutluluğumun eşit olduğunu düşünüyordum. Ne yaparsam yapayım, bir şeyi tamamlamadan kafamdan atamıyordum, sürekli onu düşünüyordum. Son zamanlarda iş hayatımı ve dinlenme zamanımı birbirinden ayırdım. Eğer seyahat etmek için ara veriyorsam yanıma değiştirmek istediğim kıyafetlerden başka bir şey almıyorum.
S: Ada tatilinde kendine güveniyorsun. Ada hayatı yaşadığın "Island Musketeers"da elde ettiğin yeni deneyimler hakkında ne söylemek istersin?
YH: Bir yere adaptasyon sağlamak konusunda iyiyim ama orası ada olduğu için bayağı endişeliydim. Böyle alışık olmadığım bir çevreye gidince adaptasyon sorunu yaşar mıyım diye düşündüm. Ama bir süre sonra çekim yaptığımız yerden keyif aldığımı hissettim. Kameranın farkına bile varmayarak Hodong Hyung ve Heesun Nuna ile misafirlerimizle birlikte keyifli bir şekilde ada hayatı sürüyoruz. Sürekli ekranda olayım diye bir endişem yok. İyi yaparsam iyi olur, elimden gelmezse de sorun değil diyerek oradayım. Eski Yonghwa böyle bir şeyi kesinlikle yapamazdı.
S: Neden?
YH: Üzerimde büyük bir yük hissederdim. Çünkü insanlar "Yonghwa bunun altından kalkar, iyisini yapar" diye düşünürler. Bu yüzden son zamanlarda "Island Musketeers" çekerken "Ben bayağı değişmişim" diye düşünüyorum.
S: Düşüncelerinin değişmesine sebep olan şey neydi?
YH: Özel bir sebebi yok. Belki de çıkış yaptığımdan beri pek çok iş yaptığımdan dolayı çok yoğun bir zaman geçirdiğim için olabilir. Ergenlikten yetişkinliğe geçiş gibi zaman geçtikçe bir şeyler doğal olarak değişim geçiriyor.
S: Şimdiye kadar geçirdiğin zamanı şöyle bir düşünsen ne dersin?
YH: Kesinlikle tek kelimeyle mutlu bir hayat yaşadım. Tekrar doğsam yine aynı hayatı yaşamak isterdim. Böyle Halong Bay'e gelmek ve bir gemide çekim yapmak harika bir deneyim. Yapabileceğim her şeyi denemek istiyorum. Bazen ailemle konuştuğumda onlara sorarım. "Eğer bu kariyer yolunu seçmeseydim nasıl bir hayatım olurdu?" Hiç hayal edemiyorum.
S: Çocukluğundan beri tanıdığın ve yakın arkadaşların bu konuda ne diyor?
YH: Öğrenciyken "Sen ünlü olsan gayet başarılı olursun" gibi sözleri çokça duyardım. Karaoke'ye gidince şarkıları da güzelce söylerdim, o zamanlar arkadaşlarım bunu gözlerimden okuduklarını söylerlerdi. O zamanlar böyle şeyler duysam da ünlü olmanın ulaşılması çok zor bir şey olduğunu düşünürdüm. Her zaman Seul'ün, memleketim olan Busan'dan çok ama çok uzak olduğunu düşünürdüm.
S: Yine de seçmelere sadece bir kez girip şimdi buralara kadar geldin. Doğru bir kariyer seçtiğini mi düşünüyorsun? Ya da bu işe alışmak için çok efor sarf ettiğini mi düşünüyorsun?
YH: Gerçekten düşündüğümde küçüklüğümden beri sanki buna hazırlanmışım. Annemin dediğine göre 6 yaşındayken hiç iyi şarkı söyleyemiyormuşum ve bu yüzden piyano öğrenmek istemişim. Onun ardından klarnet çalmayı da öğrendim. Bunlar aslında geleceğime yatırımmış, şimdi görüyorum. Aslına bakarsam yatağa gittiğimde akşama kadar uyanmazdım, şimdi ise iyi uyuyamasam da kafama takmadan bu iş için elimden geleni yapıyorum. Böyle şeyleri göz önüne alırsan bu işin tam bana göre olduğunu söyleyebilirim.
S: "You are Beautiful" ile çıkış yaptığından beri 8 sene geçti. Şimdi kendini nerede görüyorsun?
YH: Yeni gelişmelerle karşılaştırınca bugünlerde yaptığım işleri daha iyi yapmam gereken bir dönemdeyim. Oyunculukta henüz tüm cazibemi ve yeteneğimi ortaya koyabildiğimi düşünmüyorum. Romantik dizi de olsa komedi de olsa, şarkı söylerken sahnede olan benden daha farklı bir ben ortaya koymak istiyorum. Başka bir alanda onaylanmanın çok zor olduğunun farkındayım ama bu büyük bir iddia. Ama her şeyi yapabilen bir sanatçı olmak için kendimle iddialaşıyorum.
S: Görünüşe göre çok hırslısın. Zaten senin her şeyin altından başarıyla kalktığını kabul ettirdiğin bir imajın var.
YH: Gençliğimden beri "mükemmel" olmak için çabalıyorum. Yaparken elimden geleni ortaya koyduğum için insanların bir kusur bulamamasını istiyorum.
S: Senden sonra gelen kuşak içinde kendinle benzerlik gördüğün birisi var mı?
YH: Açık konuşsam olur mu? Ben yeri doldurulamayacak biri olmak istiyorum, böylece benimle aynı karakterde kimse olamaz. (Gülüyor)
S: Onaylanmak istediğin bir konu oluyor mu?
YH: Benim standartlarım. Kendi standartlarımı yakalarsam başkaları da beni onaylayabilir. Yetersiz olduğum bir konumda onaylanmak için asla yalvarmam. "Zamanı geldiğinde insanlar anlayacaklardır" diye düşünerek elimden geleni yaparak gideceğim yolda bir - iki kişi bile olsa bana inanıp beni takip edeceklerdir. Olmayan şansımı beklemektense elimde olan şeylerle kendimi +1 daha fazla bir (yetenekle) sunabilirsem daha olgun olurum diye düşünüyorum.
S: Her röportajımızda hissediyorum ama bu kendine güvenen özelliğin çok hoş. Ama sadece çaba harcayarak çözemeyeceğin durumlarla da karşılaşabilirsin. Bu yorucu değil mi?
YH: Tabii ki zor ve üstesinden gelemeyeceğimi düşündüğüm anlar oluyor. Beni şimdiye kadar takip eden hayranlarım anlayacaklardır. Konserler haricinde kendimi tamamen özgürce hissedeceğim hiçbir yer yok. Ama bundan şikayet edemem ve kimseyi suçlamam. Yapmam beklenen hiçbir işi yarıda bırakmam ve öfkelenmem. Yolunda gitmeyen şeylerden şikayet etmek yerine hayallerimden ve hedefimden konuşmak çok daha iyi. Şarkılarım içinde haksızlık ve tatmin olmamışlık hissi hiç yoktur.
S: Mümkün olduğunca çok şey yaptın. Hayatına ne eklemek, onu biraz daha mükemmel hale getirir?
YH: Çocukluğumdan beri yaptığım snowboard dışında başka bir hobim yok. Birisi yaz aylarında hobi olarak ne yaptığımı sorduğunda ona bunu söylemek biraz garip oluyordu. Koltuğumda Amerikan TV dizisi izlemek hobim diyemem. Pek çok hobim olsun isterim, bu yüzden geçen yaz sörf yapmayı öğrendim. Yazın sörf yaparken, kışın snowboard yaparsınız. Kulağa oldukça düzenli geliyor. (Gülüyor)
S: Son günlerde hangi yabancı TV dizisini takip ediyorsun?
YH: Zor bir soru sordun. Neredeyse tüm Amerikan dizilerini izliyorum. Birini seçmek zor...
S: Sosyal medyanda sık sık 'Game of Thrones'a hayranlığını sergiliyorsun.
YH: O tamamen bir başyapıt!
S: Ne açıdan?
YH: 'Game of Thrones' dizisi hayat felsefesi ile dolu. Diziyi izlerken, insan hayatının her yerde aynı olduğunu düşündüm. İnsan hırsının sınırı yok ve bundan doğan durumla nasıl baş ettiği önemlidir.
S: Hazır lafı açılmışken senin hayat felsefen nedir?
YH: Her şeyin sonunda iyi insan kazanır. Ne kadar zor olursa olsun, bozulmayan, başkalarına bağımlı olmayan ve yaptıkları işi yapmaya devam edenler. Ancak kulaklarını daima açık tutmalısın. Başkalarının görüşlerini duymazdan gelmek, her şey yolunda olsa bile sizi hataya sürükleyebilir.
S: 'The Package' hakkında da biraz konuşalım. San Maroo nasıl bir roldü? Bu rol için senin kendi karakterine benzediğinden dolayı heyecanlandığını hatırlıyorum.
YH: Evet o zaman sana öyle söylemiştim, ama sadece senaryoyu gördüğüm için endişelerim de vardı. Fakat çekimlerden sonra bana çok iyi uyan giysiler giymiş gibi hissettim. Asla umutsuzluğa düşmeyen sağlıklı bir karakter. Yönetmen ve usta oyuncuların hepsi "Yonghwa, böyle mizahi ve esprili bir karakteri canlandırmada o kadar iyi olacağını bilmiyorduk" dediler. Bu yüzden bütün dikkatimi ilk yayın tarihine verdim. Görüşleri almak için sabırsızlanıyorum. İzleyicilerin de bu rolün bana uyduğunu düşünüp düşünmediklerini merak ediyorum.
S: Korkmuyor musun?
YH: Eğer işimi iyi yaptığım için övgü alıyorsam, yapabileceğim şeylere bir şey daha ekledim demektir. Öyle değilse, düzeltmem gereken şeyleri bulacağım.
S: İnsanların değerlendirmelerinden aldığın cevaplarla kendini düzenleyen bir insansın sanırım. 10 yıl sonra nasıl değerlendirilmek istersin?
YH: "Jung Yonghwa büyüleyici bir hayat sürüyor." denmesini isterdim.
S: O zamanki hayatını nasıl görüyorsun?
YH: Müzisyenlikte, oyunculukta ve eğlence programlarında iyi iş çıkarabilmeyi diliyorum. Yaptığım işten de keyif alan bir insan olursam daha da güzel olur.
Kaynak: Elle
Eng Trans: flyfurryfly, justjyh
Çeviri: mcnbl
0 yorum:
Yorum Gönder